Page 214 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 214
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9 110
5.ÜNİTE > Roman Kazanım A.2.13. Metni yorumlar.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi OKUR VE YORUM 20 dk.
Amacı Metnin içeriği ile ilgili tespit ve görüşlerini ifade edebilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları bu metne göre cevaplayınız.
KARAMAZOV KARDEŞLER
(...)
Benim düşündüklerimden yana tasalanmayın. Üzüntünüzün içtenliğine kesinlikle inanıyorum. Size
nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Bazen, gözlerimi kapayıp herkes inanıyor ama bu inanç nasıl
doğdu, diye düşünüyorum. Bazıları, inancın güya korkunç birtakım doğa gösterilerinin verdiği ürkün-
tüden doğduğunu, aslında inanacak bir şey olmadığını ileri sürüyor. Kendi kendime düşünüyorum:
Ömrüm boyunca inanarak yaşadım, ya ölünce hiçbir şey bulamazsam bir yazarın dediği gibi, “Sadece
mezarımda dulavrat otları biterse…” Korkunç, değil mi? İnancımı nasıl yeniden kazanabilirim? Ben
ancak çocukken hiçbir şey düşünmeden körü körüne inanırdım. Şimdi nasıl, neyle bir kanıt bulabi-
lirim? Ayaklarınıza kapanarak bunu yalvarmak için size geldim. Bu fırsatı kaçırırsam hayatımda bir
daha kimse bana cevap veremez. Bir kanıt, inandırıcı bir kanıt arıyorum. Ne kadar mutsuz olduğumu
anlatamam! Bakıyorum, kimsenin umurunda değil, hemen hemen kimsenin tasalandığı yok, yalnız
ben dayanamıyorum. Büyük bir acı bu! Şüphesiz çok acı. Fakat kanıtlanması imkânsız; tecrübeyle
aklınıza yatabilir. Nasıl? Ne şekilde?
Yararlı bir sevgiyle… Yakınlarınızı hep artan bir çabayla sevmeyi deneyin, içinizdeki sevgi çoğaldıkça
Tanrının varlığına da ruhun ölmezliğine de aklınız yatmaya başlar. İnsanları sevmekte tam bir nefis
feragatına varabilirsiniz yüzde yüz inanırsanız ruhunuz artık hiçbir şüpheyle kararmaz. Bu denen-
miştir, tartışmasız böyledir. İş gören sevgi mi? Bir sorun da bu, hem de ne sorun!.. Bakın, insanları
o derece severim ki inanır mısınız, bazen her şeyi, neyim var neyim yok her şeyi, hatta Lise’i (Layz)
bile bırakıp hemşire olmayı hayal ederim. Gözlerim kapalı, düşünüp hayal kurarken o dakikalarda
kendimde yenilmez bir güç hissederim. Hiçbir irinli çıban gözümü korkutamaz. Yaraları kendi elimle
yıkar sararım. Acı çeken hastaların yardımına koşar, yaralarını öperim… Başka şeyler değil de bunlar
üzerine hayal kurmanız bile yeter. Bakarsınız bir gün tesadüfen bir iyilik yapıverirsiniz.
Kadın,
— Evet ama böyle bir hayata uzun zaman dayanabilir miyim, diye hararetle kendinden geçerek devam
etti. En önemlisi, en çok acı vereni de bu… Gözlerimi kapayarak kendi kendime, “Bu yolda yürümeye
ne kadar zaman devam edebilirdim?” diye soruyorum. “Yaralarını yıkadığın hasta sana hemen teşek-
kürlerle karşılık vermez, tersine, insan sever hizmetine değer, önem vermeden sana eziyete, huysuz-
luğa, bağırıp çağırmaya hatta seni oradaki üstlerine şikâyet etmeye kalkarsa (hastaların çoğu da yapar
bunu) o zaman ne olacak? Sevgin devam edecek mi?” Kendi kendime, içim ürpererek, insanlara sev-
gim uğruna çalışmaktan beni soğutacak tek şeyin nankörlük olduğu karşılığını verdim. Kısacası, sa-
dece ücret karşılığı çalışan bir işçiyim, emeğimin bedelini hemen isterim. Beni takdir etmeli, sevgime
sevgiyle karşılık vermeliler. Başka türlü sevemem ben! Kadın kendini yerme nöbetine tutulmuş gibiy-
di, içten konuşuyordu. Susarak nerdeyse alaylı bir kesinlikle Staretz’e (Staretz) baktı. Staretz, söyledik-
lerinizin tıpkısını bana önceleri bir doktor anlatmıştı, dedi. Yaşlı, akıllı bir adamdı. Sizin gibi açık, şaka
eder gibi ama hüzünlü bir şaka havasıyla konuşuyordu. “İnsanlığı sevdiğim hâlde kendi kendime şaşı-
yorum,” diyordu. “Toplu olarak insanları sevdikçe kişilere karşı sevgim o oranda azalıyor. Hayalimde,
olanca tutkumla insanlığa hizmet etmeyi kurduğum çok olmuştur, gerekirse bu uğurda kendimi feda
edebilirdim. Gelgelelim, kimseyle aynı odada iki gün bile geçiremem; bunu deneylerimden biliyorum.
Bana yaklaşan kimse kişiliğimi eziyor, özgürlüğümü sınırlıyormuş gibi geliyor bana. Yirmi dört saat
213