Page 328 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 328

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                          TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9        167


             7.ÜNİTE > Biyografi-Otobiyografi  Kazanım: A.4. 8. Metinde millî, manevi ve evrensel değerler ile sosyal, siyasi, tarihî ve mitolojik ögeleri belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                   BİR DÖNEMİN ANLATTIKLARI                            25 dk.
             Amacı      Metinde anlatılan dönemin sosyal ve kültürel yaşamı ile ilgili tespitlerde bulunabilmek. Metnin yansıttığı   Bireysel
                        dönem gerçekleri hakkında yorum yapabilmek. Metindeki millî, toplumsal ögeleri tespit ederek bunları günü-
                        müz gerçekleriyle karşılaştırabilmek.

             Yönerge  Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
                      (Alıntı metnin aslına sadık kalınmıştır.)

                          İLK ÖĞRETMENİMİZ: HÂCE-İ EVVEL AHMET MİTHAD EFENDİ
              (…)

              Halk Üniversitesi
              Ahmet Mithat, bulunduğu çevrenin her zaman ilgi odağını oluşturmuş, sohbet meclislerinde söz sıra-
              sı da hemen daima onun olmuştur. Matbaasında, gazete, dergi idarehanelerindeki odasında, Beykoz
              Akbaba’daki çiftlik evinde, yalısında hatta Beykoz-Eminönü arası vapur yolculuklarında ziyaretçileri,
              misafirleri, onu gıyaben tanıyan okuyucuları, bunların arasında kendisinden yaşça ve mevkice daha
              ileride olanlar bile gördükleri yerde etrafında halka olmuşlar, konuşmalarını ilgi ile dinlemişlerdir.
              Ahmet Midhat’ı çocuk yaşlarında tanıyan Münir Süleyman Çapanoğlu, Çubuklu’da oturdukları za-
              man mektebe gidip gelirken vapurda onunla her karşılaştığında elini öptüğünü söyledikten sonra
              şunları ekliyor:
                  “Vapurda ihtiyar, genç, cahil, münevver, mektep talebesi, subay bir sürü insan Ahmet Midhat  Efendi’nin
                  etrafını kuşatırlar, yanına, karşısındaki sıralara, küçük yer sandalyelerine otururlar, ayakta dururlar, ilmî,
                  tarihî, içtimaî mevzular üzerinde söylediği sözleri dinlerlerdi. Bunların hepsi de birer dersti. Hepsinin de
                  birer öğretici mahiyeti vardı.”
              Bu tespit gerçekten tam bir Hâce-i Evvel olmasının şartlarını ve vasıflarını verir. Böylece Tanzimat
              yıllarında, bütün 19. yüzyıl boyunca, hatta yirminci yüz yıl başlarına kadar, epey sınırlı bir elit tabaka-
              sının dışında, Osmanlı halkı için çok gerekli olan gerçek bir halk üniversitesinin Ahmet Midhat Efen-
              di’nin gayretleriyle nasıl başladığı ve devam ettiği görülüyor. Münir Süleyman yazısının devamında
              1328 Rumî yılında (1912) Darüşşafaka’da başladığı Boğaziçi’nin tarihi konuşmasında bir konferansını
              vapurda tamamladığını da ekliyor. Özellikle Beykoz’daki yalının gerçek bir mektep olduğunu söy-
              lemekte bir engel yoktur. On çocuğuyla beraber otuz küsur nüfuslu kalabalık ailesinin hemen her
              ferdinin de Hâce-i Evvel’i odur. Evin içi müzik aletleriyle doludur. Kız erkek bütün çocuklarına ilk
              musiki bilgisini o vermiş yahut ayrı hoca tutarak öğrenmelerini sağlamıştır. Dostlarının ve birçok
              Beykozlunun çocuklarını evinde okutmuş, bir süre sonra evde başa çıkamayarak Beykoz’da bir Ah-
              met Midhat Efendi Mektebi açmış, buranın da fahri muallimi olmuştur. Yalının büyük bir salonunda
              tiyatro oynatmış, mahallenin gençlerine de tiyatro dersi vermiştir. Bunların dışında alt kattaki misafir
              salonunda Cuma günleri toplanılarak çeşitli konularda yapılan ilmî ve popüler sohbetlerin de merke-
              zi daima Midhat Efendi’dir. Bu sohbetlere katılanların arasında devrin pek çok entelektüeli, uleması,
              yazar ve şairiyle beraber Beykoz’un esnaf, balıkçı, zenaatkâr gibi tiplerini de saymak gerekir. Bütün
              bunlar Ahmet Midhat’ın bizzat ve fiilen feyzini dağıttığı nispeten dar bir dairenin içinde kalırlar. Asıl
              büyük daireyi ise bize İsmail Habib Sevük’ün sözleri tasvir eder:
                  “Bu öğretmenin kürsüsü Tercüman-ı Hakikat idarehanesindeydi. Mektebinin kubbesi bütün vatan sema-
                  sıydı. Basra’dan Garp Trablusu’na ve İşkodra’dan Şap denizinin sonuna kadar uzanan o zamanki vatan
                  seması. Bu geniş mektebin öğrencileri de her çeşit yaşta büyük bir kalabalıktı. O yalnız vatan için de
                  değil, Türklük âleminde de en çok okunandı. Bu şerefler şerefini kimse ondan alamaz.”
              (…)
                                                                                        M. Orhan Okay
                                 Ahmet Mithat Efendi, Editör: Mustafa Miyasoğlu, T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 2012.





                                                                                                   327
   323   324   325   326   327   328   329   330   331   332   333