Page 44 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 44

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                          TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9          20

             2.ÜNİTE > Hikâye      Kazanım: A.2.5. Metnin olay örgüsünü belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi             HAYDİ, OLAYLARI BİRBİRİNE BAĞLAYALIM                      20 dk.
             Amacı      Metindeki olay örgüsünü takip edebilmek ve olay örgüsünün bir metin için önemini kavrayabilmek.  Bireysel



             1. Yönerge  Aşağıdaki metni olay örgüsünü takip ederek dikkatlice okuyunuz.



                                                     İKİNCİ HAZİNE

              Bağdat’ta yaşayan bir adam, günün birinde büyük bir mirasa kondu. Hiçbir çaba harcamadan hesap-
              sız mal mülk sahibi oldu. Ama malın, paranın değerini bilemedi, har vurup harman savurdu. Paralar
              bitince de malı mülkü satmaya başladı. Hazıra dağ dayanmaz, derler ya... Tam da öyle oldu; adamın
              tek kuruşu kalmadı oturduğu evden başka. Adam,
              “Tanrım, bana altınlar, mal mülk nasip ettin, değerini bilemedim. Geçimimi yapacak bir şeyim kal-
              madı. Bana bir geçim kapısından haber ver ki acımdan ölmeyeyim.” diye yalvardı.
              Adam o gece bir rüya gördü; rüyasında dualarının kabul olduğu, Bağdat’tan Mısır’a gitmesini orada
              bir define bulacağı söyleniyordu.

                                             {(...) Kasıtlı olarak koparılan kısım}
              Mısır’da da hırsızlık çok olduğu için vali bekçilere dilenenler dahil,

              “Gece sokakta kimi görürseniz acımadan yakalayıp cezalandırın.” diye emir verdi. Bu emri duymamış
              olan adamı bekçi yakalayıp bir güzel dövdü. Bir de,
              “Gece gece sokakta ne yapıyorsun? İn misin, cin misin, kimsin sen?” deyip, döverek azarlamaya de-
              vam etti. “Kılığına bakılırsa buralı değilsin. Kimsin, neden buralarda dileniyorsun, söyle bakalım.”
              dedi.
              Adam da yalvararak,
              “Ben yabancıyım buralara. Bağdat denen bir yerden geldim. Niyetim kötü değil. Açlığımı gidermek
              için kimse görmeden dileneyim.” dedi.
              Bekçi adama,
              “Dilenmek için mi geldin ta oralardan? Bu nasıl bir şeydir böyle, çabuk anlat ne arıyorsun bu kadar
              uzakta?”
              Adam mecburen rüyasını anlattı bekçiye.
              Bekçi hem şaşırdı hem de alaylı bir şekilde güldü.
              “Sen bir rüyanın peşine düşüp buralara mı geldin? Demek ki sende akıl yok. Ben yıllarca bir rüya gör-
              düm ama hiçbir şey yapmadım. ‘Rüyamda Bağdat’ta falan mahallede, falan evin bahçesinde bir hazine
              var, git onu al,’ derler de ben hiç oralı olmam. Ben deli değilim. Yerimi yurdumu bırakıp gidemem bir
              rüyanın peşinde.” dedi.
              O anda adamın yediği dayak acısı, sevince ve mutluluğa dönüştü. Neden mi? Bekçinin Bağdat’ta tarif
              ettiği ev kendi eviydi. Şükürde bulundu kendi kendine. Bekçiye yalvardı, bırakması için. Bekçi de
              böyle boş hayallerle yerini yurdunu terk etme, diye öğütte bulunarak evine dönmesi şartıyla adamı
              bıraktı.

              Adam, aç susuz, durmaksızın güç bela evine döndü. Hemen bekçinin tarifindeki yeri kazdı ve yeniden
              hazine sahibi oldu.

                                                                                    (Metin, düzenlenmiştir.)
                                                 Abdülbâki Gölpınarlı, Mesnevî Tercemesi ve Şerhi, İnkılap Kitabevi, 2014.




                                                                                                    43
   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49