Page 86 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 86
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9 41
2.ÜNİTE > Hikâye Kazanım: A.2.16. Metinlerden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi GÜZEL DİLİMİ ÖĞRENİYORUM 25 dk.
Amacı Dilimizin kurallarını neden öğrenmek gerektiğini dil bilgisi çalışmaları yaparak anlayabilmek. Bireysel
Yönerge Haldun Taner’e ait “Heykel” adlı hikâyeden alınan metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları cevaplayınız.
HEYKEL
Heykelimi diktirmek istiyorum. Ayıp değil ya... Herkesin bir zaafı, bir merakı var. Benimkisi de bu.
Hiç öyle olmasa değerli vakitlerinden fedakârlık edip heykeltıraşların önünde saatlerce poz almağa
razı olurlar mı? Olmazlar tabii... Demek ki bu işin iştahlısı yalnız ben değilmişim. Fakat biz ne de olsa
mahviyetkâr insanız. Onun için tutup da heykelimizi şehrin umumi meydanlarından birine rekzede-
cek değiliz. Bizimkisi daha ziyade hususi bir abide olacak. Bir bahçe içine dikilecek...
Bu niyetimi kendilerine açtığım tüccar arkadaşlar tuhaf tuhaf yüzüme bakıp susuyorlar. Mamafih ileri
geri konuşan bazı ukalaları da çıkmıyor değil. Güya ben heykeli dikilecek derecede yüksek bir şahsi-
yet değilmişim. Bu sevdadan vaz geçersem daha iyi edermişim, vs., vs. Tabii bunlara aldırdığım yok.
Gülüp geçiyorum. Ne demeli? Kıskançlık, çekememezlik.
Otuz senedir tiftik ticaretiyle iştigal ederim. Bugüne kadar gerek iş aleminde, gerekse hususi haya-
tımda namusuma ve şerefime halel getirecek tek bir harekette bulunmadım. Dürüst bir tüccar oldu-
ğuma yüzlerce şahit gösterebilirim. Piyasada itibarım yerindedir. Toptan iş yaparım. Harpten önce
Almanya’ya mal yolluyordum. Şimdi daha ziyade İngiltere ile iş görüyoruz. Her ne ise, yani diyeceğim:
Öyle rastgele bir insan değilim. Heykelimi diktirmek için bütün meziyetleri şahsımda toplamış bulu-
nuyorum. Meşhurluksa var: Üryanizade Sıdkı dedin mi Bahçekapısı’nda bilmeyen yoktur. Zenginlik
ise, bin bereket o da var: Ben hesaplamadım amma, vergi memurları bir buçuk milyonum olduğunu
söylüyorlar. Memlekete yararlı olmak bahsine gelince, o da mevcut: Milli bir mahsulümüzü değerlen-
dirmek, harice tanıtmak ve böylece devlete döviz kazandırmak gibi yurduma iktisadi sahada elimden
gelen hizmeti ifa etmiş bulunuyorum. Daha ne? Baktım her şey tamam. Evvela heykel için münasip
bir yer aradım. Şişli’deki apartmanımın methal bahçesi aklıma uygun geldi. Biraz ufarakcanadır ama,
caddeye nazır, işlek yerde... Gelen geçen görür diye düşündüm. Sonra ilk kattaki dairemin pencere-
sinden ben de her zaman seyredebilirim. Yerini tespit ettikten sonra bu işlerden anlayan ahbaba mü-
racaat ederek iyi bir heykeltıraş istedim. Bana üç isim verdi. Üçünü de yazıhaneme çağırttım, meseleyi
anlattım.
Üçü de laftan anlar, efendiden çocuklar... Heykeli yapmağa razı oldular. İşi açık eksiltmeye koyacak
oldum. Heykeltıraşlar buna lüzum görmediler. Aralarında anlaşıp siparişi müştereken deruhte ettiler.
Fiyat hakkında cimri davranmadım. Eh… bu hususta oldukça tecrübe sahibiyiz. Parayı kısarsan neti-
cede kendin zararlı çıkarsın. Herifler tutar, heykeli şansız, pinti bir şey yaparlar. İnsan ne verirse onu
alır. Ne ise yedi bin lira üzerinde anlaştık Kaide hariç, tuncu, ıvır zıvırı hepsi onlardan...
(…)
(Düzenlenmiştir.)
Haldun Taner, Bütün Hikâyeleri-I, Kızıl Saçlı Amazon, Bilgi Yayınevi, İstanbul, 1988.
Kelime Dağarcığı:
mahviyetkâr: Alçak gönüllü. rekzetmek: Dikmek, saplamak, kurmak. mamafih: Bununla birlikte. methal: Bir yapının
giriş yeri, giriş. iştigal etmek: Uğraşmak, ilgilenmek, meşgul olmak. deruhte etmek: Üstlenmek.
85