Page 8 - Biyoloji 9 | 2.Ünite
P. 8
20. yüzyılın başında insan gözünün görebildiği bir alt sınır olduğu
gibi ışık mikroskoplarıyla da her şeyi görmenin mümkün olmadığı
anlaşılmıştır. Hücre içindeki daha küçük yapıları ışık mikroskobuy-
la görmek mümkün değildi. Elektron demetlerinin optik davranış-
ları üzerinde araştırmalar yapan Alman fizikçi Ernst Ruska (Örnst
Ruska), 1938 yılında ışık olmadan daha küçük yapıların görülebil-
mesini sağlayan bir yöntem geliştirmiştir. Temel işleyiş mekaniz-
ması ışık mikroskobuna benzeyen bu yeni mikroskopta, ışık yerine
elektronlar cam mercekler yerine elektromanyetik mercekler kulla-
nılmış, bu sayede objelerin çok daha detaylı görüntüleri elde edile-
bilmiştir. Elektron mikroskopları (Görsel 2.4), biyoloji dışında fizik
ve kimya bilimlerinde de atomik düzeyde üç boyutlu incelemelere
imkân sağlamıştır.
a b
Görsel 2.4: a) Taramalı elektron mikroskobu (SEM) b) SEM kullanılarak çekilmiş polen görüntüsü (x1700)
Hücredeki yapıları moleküler düzeyde inceleyebilmeyi sağlayan
yöntemler sayesinde DNA‘nın yapısı keşfedilmiştir. Bir canlıdan
diğerine gen aktarılmasını sağlayan yöntemler geliştirilmiştir. Ör-
neğin insan insülin geni bakterilere aktarılmıştır. 2000’li yılların ba-
şında önce bir koyunun daha sonra kedi, fare, köpek gibi birçok
memeli hayvanın kopyalanması sağlanmıştır.
Günümüzde hücre ile ilgili çalışmalar ve elde edilen bilgiler hızla
artmaya devam etmektedir. Örneğin taramalı elektron mikroskop-
ları, incelenecek cismi 50 milyon kere büyüterek 0,16 nanometre-
lik (1 metrenin 6 milyarda biri) bir çözünürlük sağlayabilmekte; bu
sayede virüslerin, insan hücrelerinin ve birçok objenin atomlarının
dizilişi dahi gösterilebilmektedir. Tüm bu gelişmelere rağmen hüc-
resel yapılar ve süreçlerle ilgili yanıtlanmayı bekleyen daha birçok
soru vardır ve bilim insanlarının çalışmaları soluksuz devam et-
mektedir.
88
Hücre