Page 286 - Defterim - Felsefe 10
P. 286

3.  Etkinlik

            1. Yönerge: Aşağıdaki metinde öne çıkan felsefi kavramı ve problemi belirleyip ilgili alana yazınız.
                                                       Theaitetos Diyaloğu
            Theaitetos — Mademki bu kadar candan teşvik ediyorsun, Sokrates, içimdekini, her ne olursa olsun,
            söylemeye çalışmamam ayıp olurdu. Böylece düşünceme göre bir şey bilen kimse bildiğini algılar. O halde,
            şimdilik görünürde, bilgi algıdan başka bir şey değildir.
            Sokrates — İşte, doğrusu, iyisi de budur, oğlum. İnsan düşüncelerini böyle açıkça söylemeli. Ama haydi
            bunun  gerçek  bir  ürün  mü  yoksa  kof  bir  görünüş  mü  olduğunu  birlikte  inceleyelim.  Duyumun  bilgi
            olduğunu iddia ediyorsun, değil mi?
            Theaitetos — Evet.
            Sokrates — Muhakkak ki bilgi için hiç de kötü bir tanım vermedin; tersine, Protagoras’ın da verdiği
            tanım budur. Yalnız o aynı şeyi başka şekilde söylüyordu. O, her şeyin ölçüsü insandır, var olan şeylerin
            varlıklarının, var olmayan şeylerin yokluklarının ölçüsüdür, diyordu. Bunu herhalde okumuşsundur, değil mi?
            Theaitetos — Kuşkusuz. Hem de birçok defalar.
            Sokrates — O, şöyle bir şey kastetmiyor mu; şeyler bana nasıl görünüyorsa öyle, sana nasıl görünüyorsa
            öyledir? Oysa ben de senin gibi insanım.
            Theaitetos — Evet o böyle düşünüyor.
            Sokrates — Bilge bir adamın anlamsız bir şey söyleyeceği de kabul edilemez. Onun için Protagoras’ın
            düşüncelerini  izleyelim.  Esen  aynı  rüzgârın  içimizden  bazısını  üşüttüğü,  bazısının  da  hiç  üşütmediği,
            bazısına hafif, bazısına da sert geldiği çok kere olur, değil mi?
            Theaitetos — Kuşkusuz.
            Sokrates — Böyle olunca rüzgârın kendisine soğuk ya da soğuk değil mi diyeceğiz; yoksa Protagoras’a
            uyarak üşüyenlere göre soğuk, ötekiler için de böyle olmadığını mı söyleyeceğiz?
            (…)
            Sokrates  —  Mademki  bana  etki  eden  şey,  benim  içindir  ve  başka  biri  için  değildir,  o  halde  ben  de
            kuşkusuz onu algılayanım; başka biri değilim.
            Theodoros — Kuşkusuz.
            Sokrates — Öyleyse bana göre kendi algım gerçektir; çünkü o daima benim varlığıma dayanır hem ben
            Protagoras’a göre, benim için var olanın, var olduğu, var olmayanın da var olmadığı hakkında hüküm
            verenim.
            Theaitetos — Kabul.
            Sokrates — O halde, mademki hata etmem ve var olanla olmakta olan hakkındaki hükümlerimde hataya
            düşmüyorum, algılayan olduğumdan ötürü aynı zamanda ele alınan şeyleri bilen de olmam gerekmez mi?
            Theaitetos — Muhakkak gerekir.
            Sokrates — Öyleyse bilgi algıdan başka bir şey değildir demekte tamamıyla haklıymışsın ve Homeros’la
            Herakleitos, bütün izleyenleriyle birlikte, her şey akar, sular gibi hareket eder, Protagoras ise “insan her
            şeyin ölçüsüdür” ve Theaitetos, bu fikirlere dayanarak “bilgi algıdır” dediklerinde tamamıyla aynı şeyi
            söylemek istiyorlar. Böyle değil mi, Theaitetos? Diyelim mi ki bu sonuç, senin yeni doğmuş çocuğundur,
            ben de onun ebesiyim. Ne dersin?
            Theaitetos — Evet, öyledir, Sokrates.
            (…)
            Sokrates — O halde bak; demiştik ki gören bir kimse gördüğünün bilgisini elde etmiştir; zira görmenin
            algı ile bilginin aynı olduklarında uyuşmuştuk.
            Theaitetos — Çok doğru.
            Sokrates  —  Fakat  gören  ve  gördüğünün  bilgisini  elde  eden,  gözlerini  kapadığında,  onu  hatırlar  ama
            göremez, değil mi?
            Theaitetos — Evet,
            Sokrates — “Görüyor” sözü “biliyor” sözüyle aynı anlamda oluyorsa, “görmüyor” ile “bilmiyor” da aynı
            anlamda olur.
            Theaitetos — Kuşkusuz.


    284
   281   282   283   284   285   286   287   288   289   290   291