Page 21 - DEFTERİM TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10
P. 21

Batı Türkçesi

               Oğuz Türklerinin yazı dili olan Batı Türkçesi içinde Türkiye Türkçesi, Gagavuz
               Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi ve Türkmen Türkçesi yer alır. Batı Türkçesi XIII.
               yüzyıldan bugüne kadar üç devreye ayrılarak gelişimini sürdürmüştür.


                                            Eski Anadolu Türkçesi

                       XIII-XVI. yüzyıllar arasında Selçuklularda, Anadolu beyliklerinde
                       ve Osmanlı Devleti’nin ilk döneminde görülür.


                  ÖRNEK   Bayındır Han’un yiğitleri Dirse Han’ı karşuladılar. Getürüp kara koyun
                     yahnısından önine getürdiler. Bayındır Han’dan buyruk böyledür hanum
                     didiler. Dirse Han aydur: Bayındır Han benüm ne eksikligüm gördi,
                     kılıcumdan mı gördi, suframdan mı gördi. (…) Kalkubanı yigitlerüm
                     yirünüzden örü turun, bu karayıb bana ya bendendür ya hatundandur didi.
                                                                   Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı



                                              Osmanlı Türkçesi

                        XVI-XX. yüzyıllar arasında Hazar’dan Orta Avrupa’ya,
                        Kırım’dan Afrika’ya uzanan Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde
                        görülür. Türkçe, Arapça ve Farsça sözcüklerin yanı sıra bazı
                        Arapça ve Farsça dil bilgisi kuralları da kullanılmıştır.

                  ÖRNEK   Hâk-i ‘izzete mâliş-i rû-yı şermnâkden sonra ‘arzuhâl-i kemîneleri budur
                     ki hayâl-i evsâf-ı zât-ı ‘âlî-şânları mücellâ-yı mütehayyilede cevlân üzre
                     iken lafz-ı vezîr-i hıredmend tamâm-ı zât-ı bî-misâllerine mutâbık ma’nâ
                     olup ‘acabâ târîh ola mı diyü âvâze-i sübha-i fikr olındukda tamâm vâki’
                     olmagın hâk-i ‘izzete libâs-ı nazmla ‘arza cesâret olındı.
                                                                                Nâbî, Münşeât-ı Nâbî



                                               Türkiye Türkçesi


                        Yeni Lisan hareketi, bu dönemin başlangıcı kabul edilir. Yabancı
                        sözcük ve gramer kuralları bırakılmış, yazı dili olarak İstanbul ağzı
                        esas alınmıştır. 1928’de Latin alfabesinin kabulü ve 1932’de Türk
                        Dil Kurumunun açılması, Türkiye Türkçesinin bugünkü durumu
                        üzerinde etkili olmuştur.


                  ÖRNEK   Bilmek lazımdır ki millî dil sevgisi millet sevgisinin büyük ve bölünmez
                     parçasıdır. Millî dil sevgisi bütün manası ile bir millî renk sevgisidir. Bu millî
                     renk al renktir, bayrak rengidir. Fakat Türk milletinin bayrağındaki millî rengi
                     meydana getiren unsurlar sadece kumaştan ve boyadan ibaret değildir. Bir
                     milletin rengi, onun tarihini dolduran sanat ve medeniyet maceralarının kültür
                     hareketlerinin iman ve mefkûre hamlelerinin büyüme ve korunma savaşlarının
                     başka milletlerle yapılan dil, kültür ve medeniyet alışverişlerinin ve bilhassa
                     vatan topraklarının hep birden meydana koyduğu mukaddes terkiptir.
                                                                   Nihad Sâmi Banarlı, Türkçenin Sırları

                                                                                                                        19
   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26