Page 145 - Coğrafya
P. 145

Japonya, gelişmiş ülkeler arasında gıda kaynakları bakımından kendi ihtiyacını karşılama oranı en düşük
               ülkelerden biridir. Bu ihtiyacının büyük bir bölümünü dış alım yoluyla karşılar. Deniz kaynakları oldukça
               zengin olan ülkede balıkçılığa bağlı sanayi çok gelişmiştir.

               Ülkede sanayi ve hizmet sektöründe çalışanların sayısı tarım sektöründe çalışanlardan fazladır. 2016 veri-
               lerine göre Japonya’da dış satım, 2016 yılında 645 milyar ABD doları iken aynı yılda dış alım 607 milyar
               ABD doları olmuştur.

               Orta Afrika’nın batısında yer alan Nijerya, zengin petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip olmasına rağmen
               siyasi istikrarsızlık, çatışmalar ve petrol üretim tesislerine yönelik sabotajlar nedeniyle petrol kaynaklarını
               tam kapasite ile kullanmamaktadır. Bu durum petrol dış satımını önemli ölçüde engellemektedir. Buna
               rağmen ülkede gelecekte petrol üretiminin artacağı yönünde tahminler yapılmaktadır. Zengin ham madde
               kaynaklarının bölge halkı, hükümet ve küresel petrol şirketleri tarafından paylaşılamaması ülkeyi bir çatış-
               ma bölgesi hâline getirmiş, ekonomik gelişimi baltalamış ve güvenlik zafiyeti oluşturmuştur. Bu durum Ni-
               jerya’nın eğitim, sağlık, okuryazarlık ve altyapı gibi konularda istenen seviyeye ulaşmasını engellemiştir.

               Ülkede tarım sektöründe çalışanların sayısı fazla olup tarım sektörü ihracatın ve gayrisafi millî hasılanın
               %60’tan fazlasını oluşturur. Buna rağmen Nijerya; tarımda ilkel yöntemlerin kullanıldığı, tarımsal üretimin
               yetersiz olduğu ve tarım ürünlerinin dış alımının yapıldığı bir ülkedir. Dış satım, 2014 yılında 93,6 milyar
               dolar iken aynı yılda dış alım, 51,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.


                 2 3    2 Ülkelerin Gelişmişlik Ölçütleri

               Gayrisafi Millî Hasıla

               Bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin toplam değeri gayrisafi millî hasıladır (GSMH). GSMH, ülkelerin
               refah seviyesinin belirlenmesinde önemli bir ölçüttür. Bir ülkede üretim ve hizmetin artması aynı zamanda
               refahın da artması demektir. Ülkelerin refah seviyesinin artması için millî gelirin ülke içinde eşit bir dağılış
               göstermesi gerekir. Toplumun bir kesiminin geliri artarken diğer kesimin gelirinde sabitlik veya azalış söz
               konusu ise o ülkede refahtan söz edilemez. GSMH, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri ayırt etmek için
               yeterli bir ölçme aracı değildir. Bir ülkenin okuryazarlık, özgürlük, güvenlik, beslenme gibi alanlarındaki
               durumu da gelişmişliğin belirlenmesinde etkilidir.


               İnsani Gelişme Endeksi
               Gelişmişliğin yalnızca ekonomik göstergelere göre ölçüldüğü yaklaşımlara alternatif olarak Birleşmiş Mil-
               letler Kalkınma Programı (UNDP) 1990 yılından bu yana her yıl İnsani Gelişme Endeksi Raporu yayımla-
               maktadır. İnsani Gelişme Endeksi’nde gelir düzeyinin yanında sağlık ve bilgi de temel kıstas olarak görü-
               lür. Bu üç kıstasın bir ülkede yeterli derecede bulunması gelişmişlik için bir anahtardır. Buna göre ekonomi,
               ülkelerin refah seviyesine ulaşmaları için amaç değil araçtır (Tablo 2.5).

               İnsani Gelişme Endeksi; dünya üzerinde eğitim, sağlık, bireysel özgürlük, yeterli beslenme, güvenlik, ge-
               lir düzeyi, okuryazarlık oranı gibi konularda evrensel bir gelişimi hedefler. Buna göre dünya nüfusunun
               2015’te 7,3 milyarın üstüne çıkmasına rağmen 1 milyarın üzerinde insan da aşırı yoksul sınıflamasının dışı-
               na çıktı. 2,6 milyarın üzerinde insan, temiz içme suyu kaynaklarına ulaşabildi. Beş yaş altı çocuk ölümleri
               1990-2015 arasında yarıdan fazla azalma gösterdi. 90’lı yıllarda orman kaybı 7,3 milyon hektar iken son
               yedi yıllık dönemde 3,3 milyon hektara indi. Kadınların dünya genelinde parlamentolarda yer alma oranı
               2016’da %23’e yükseldi. 1990’dan bu yana küresel çapta önemli gelişmeler yaşansa da dünyanın pek çok
               yerinde hâlâ su sıkıntısı, açlık, şiddet, cinsiyet eşitsizliği ve yoksulluk gibi konularda pek çok ülke ya da
               bölge zor şartlar altındadır (Harita 2.2).







         144
   140   141   142   143   144   145   146   147   148   149