Page 41 - Fen Lisesi Fizik 12 | 4. Ünite
P. 41

2.


                  4.2. BÜYÜK PATLAMA VE EVRENİN OLUŞUMU
   4.2. BÜYÜK PATLAMA VE EVRENİN OLUŞUMU       4.2. BÜYÜK PATLAMA VE EVRENİN OLUŞUMU                    BÖLÜM

               Higgs Bozonu
               Standart  modeldeki  parçacıklardan  bazıları  kütleli
               iken bazıları kütlesizdir. Standart model bu durumu
               Higgs alanı  fikriyle açıklar. Bir bardağın içine küçük
               bir taş attığınızı düşünün. Bardak suyla dolu iken ta-
               şın bardağın dibine inmesi bardağın boş  olduğu du-
               ruma göre daha uzun sürer. Higgs alanı da  bardakta-
               ki su gibi davranır denilebilir.
               Fermiyonlar  ile  W  ve  Z  bozonları  uzayda  hareket
               ederken bu alanla etkileşerek kütle kazanır. Fotonlar
               ve gluonlar ise bu alanla etkileşime girmediklerinden
               kütlesizdir. Etkileşimde aracılık eden parçacığa Higgs
               bozonu ya da Higgs parçacığı denir. Higgs bozonu-
               nun kendisi de Higgs alanıyla etkileşerek kütle kaza-
               nır. İlk olarak 1964 yılında Peter Higgs (Görsel 4.2.15)
               tarafından ortaya atılan  maddelere kütle kazandıran
               alan  ve  parçacık  fikri  2012’de  CERN’de  yapılan  de-
               neylerde Higgs bozonunun saptanmasıyla ispatlan-    Görsel 4.2.15: Peter Higgs (1929 - )
               mış oldu.

               Madde ve Antimadde                                         BİLGİ

               Antimadde kavramı ilk kez 1928 yılında Paul Dirac
               (Pol Dirak) tarafından ortaya atılmıştır. Her madde-      2013 yılı Nobel Fizik Ödülü, Higgs
               nin bir antimaddesi olduğu gibi her parçanın da bir       bozonu teorisiyle ilgili çalışmala-
               antiparçacığı vardır. Dirac, elektron üzerine yaptığı     rından dolayı İngiliz bilim adamı       213
               teorik çalışmalar sırasında elektronun bir antiparça-     Peter Higgs ve Belçikalı bilim
               cığı olması gerektiğini söylemiştir. Bu antiparçacık,     adamı François Englert’a
               1932 yılında Carl Anderson (Karl Endırsın) tarafın-       (Fronsoin Glöht) verilmiştir.
               dan deneysel olarak bulunmuş ve pozitron adını al-
               mıştır. Bu antiparçacık elektronla aynı yük miktarına
               aynı kütleye sahiptir. Ancak yük işareti elektronun
               zıddıdır.  Anderson,  bu  keşfini  sis  odasında  pozitif
               yüklü  elektron  gibi  davranan  parçacıkların  izlerini
               inceleyerek  yapmıştır  (Görsel  4.2.16).  Bir  sonraki
               antiparçacığın saptanması 20 sene sürmüştür. Par-
               çacık  hızlandırıcıların  inşa  edilerek  parçacıkların
               yüksek  enerjiyle  çarpıştırılması  bu  keşifleri  hızlan-
               dırmıştır. Bu sayede 1955 yılında antiproton ve on-
               dan kısa bir süre sonra ise antinötron bulunmuştur.
               Bir parçacık ile o parçacığın antiparçacığı uzun süre
               bir arada bulunamaz. Birbirlerine temas ettiklerin-
               de  bir  enerji  parlamasıyla  yok  olurlar.  Yani  kütle
               tamamen enerjiye dönüşür. CERN’de bulunan par-
               çacık hızlandırıcılarıyla antimadde üretilebilmekte-
               dir. Ancak üretilen bu antimadde çok kısa bir süre
               içerisinde yok olmaktadır.
                                                                    Görsel 4.2.16: Sis odasında gözlenen elekt-
                                                                    ron ve  pozitron izleri
                           UYGULAMA 7



                        Madde ve antimadde kavramlarını açıklayarak bunların benzer ve farklı yönlerini belirtiniz.
   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46