Page 42 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | Kazanım Kavrama Etkinlikleri
P. 42

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10            9

             9. ÜNİTE: Gezi Yazısı
             Konu          Cumhuriyet Dönemi'nden Bir Gezi Yazısı Örneği                      40 dk.

             Kazanımlar    A.4. 3. Metin ile metnin konusu, amacı ve hedef kitlesi arasında ilişki kurar.
                           A.4. 5. Metindeki anlatım biçimlerini, düşünceyi geliştirme yollarını ve bunların işlevlerini belirler.
                           A.4. 7. Metnin üslup özelliklerini belirler.
                           A.4. 8. Metinde millî, manevi ve evrensel değerler ile sosyal, siyasi, tarihî ve mitolojik ögeleri belirler.
                           A.4. 9. Metinde ortaya konulan bilgi ve yorumları ayırt eder.
                           A.4. 10. Metinde yazarın bakış açısını belirler.
                           A.4. 11. Metinde fikrî, felsefi veya siyasi akım, gelenek veya anlayışların yansımalarını değerlendirir.
                           A.4. 14. Türün ve dönemin/akımın diğer önemli yazarlarını ve eserlerini sıralar.
                           A.4. 15. Metinlerden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar.


             Yönerge  Aşağıda verilen metni okuyunuz. Soruları metni göz önünde bulundurarak cevaplayınız.
                     (Metnin aslına sadık kalınmıştır.)

                                                BALKAN YOLCUSU
                              İçinde Arabesk Olanı Barındırmayan Bir Sanat ve Kültür Estetiği

                    'Yeni Yol'dan geç vakit ayrılıyoruz.
                    Bizi uğurlarlarken bu değişik ortamda biraz yabancı kaldığımı duyumsuyorum.
                    Üsküp'ü tanıtma konusunda yardımcı olmak isteyen Nihat adındaki genç adam, içtenlikli
               davranıyor. “Yarın tatil olduğuna göre rahat rahat size Üsküp'ü gezdirebilirim.” diyor. Bir fabrikanın
               ilaç yapımı görevlilerinden. Sabah erken bir saatte buluşmaya karar veriyoruz. "Arabamla gelip sizi
               alırım." diyor.
                    Hamdi Bey "Gerekirse benim arabayı da alabilirsiniz." diye ekliyor. "Neler görecektiniz?" Os-
               manlı eserlerini, sabah ışığında da Üsküp kentini...
                    Nihat'la birlikte yola çıkıyoruz. Camiler, hanlar, hamamlar, çarşılar. Dünyada ilk kez üstü ka-
               palı, içinde çok sayıda değişik malın sunulduğu bu alım satım yerleri de Osmanlının buluşu sanı-
               yorum. 1963 zelzelesinde Kapalıçarşı çok ziyan görmüş. Ötekiler ayaktadır, diye açıklıyor Nihat.
               O hep dikkatimi çekmiş olan özelliği ile Türk-Osmanlı mimarisi, arabeski içinde barındırmıyor.
               Mekân yerleşimlerindeki çevreyi göze alan uzantılar. Şadırvan saçaklarını bile hem uçucu hem
               ağırbaşlı kılan kesimler: Bu özgün kültürün tartışmasız kanıtlarıdır.
               Kahire'de ve İskenderiye'de bulunduğum günlerde gördüğüm dinî, resmî, sivil yapılardaki oymalar
               ve bezemelerin karmaşık iç içeliği bazen yorucu olabiliyordu. Arap olan, Türk-Osmanlıdan çok
               farklıydı. Başmimar Sinan'ın eserlerinde, ondan sonrakilere de temel oluşturacak bu olağanüstü
               mimari matematik görülüyordu.
                    Mimar Sinan gibi çağlar boyu Başmimar niteliğine sahip olabilecek 'Le Corbusier', 20 yaşlarına
               doğru ilk gezisini İstanbul'a yapıyor ve bu kenti "dünyadaki silueti olan tek kent" diye niteliyordu.
                    Bu yedi tepeli kente de Osmanlılar, yine Le Corbusier'i hayran bırakan, anıtsal yapılarla ba-
               yındırlık anlayışlarını getiriyorlardı.
                    Fransız mimarın çizimlerinde Osmanlı-Türk taş oymacılığının güzelliklerine bile ilgisiz kal-
               madığı açıkça görülüyor. Çünkü o tarz bezemelerdeki stilize süreklilik bile yorucu değildir.
                    Üsküp'teki  yapıların  çoğunda  Bursa'daki  ve  İstanbul'daki  mimarinin  özellikleri  yansıyor.
               Köprü ayaklarının derin yatağı kucaklayan, açıklığı nasıl ağır bir görünüm verilmeden taşıdığını
               hemen görüyorum.
                    Çarşıya dönüyoruz arabayla. Sabah, öğlene değin kurulan pazarı şöyle bir dolaşıyoruz. Çeşit-
               liliği olmayan, tekdüze mallar var satışta. Basit üretim kaliteleriyle aynı özellikteler. Halkın yoksul-
               laştığı açıkça belli oluyor. Çevredeki canlılıksa bu yoksulluğu siliveren bir neşe yaratıyor ortalıkta.
               Esnafla müşteri arasında şakalaşmalar sürüyor. Bir yerlerde, Türkçe şarkılar çalınıyor.
                    Çarşıdan ayrılıp Kurşunlu Han’a varıyoruz. 17. yüzyıldan gelen bu güzel yapının kapıları ki-
               litli. Onarımdan sonra müze olarak kullanılıyormuş. Kunt bir görünümü var. Hanın yerleştiği geniş
               yüksekliği Kurşunlu Han'ı aşmadığından bitişiğinde olsa da ona aykırı düşmüyor.
                    Sonra camilere doğru sürdürüyoruz geziyi. İshak Paşa Camii'nin yanında paşanın türbesi de var.



                                                                                                    41
   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47