Page 5 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 | Kazanım Kavrama Etkinlikleri
P. 5

1         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11                          Ortaöğretim Genel Müdürlüğü




           tarihinde insanları biraz olsun gülmeye alıştırmak için harcanan gayret herhâlde boşuna değildi.
           Nitekim Tagor (Tagor) filozof da kendi hususi mektebinde öğrencilerine günde bir saat gülmeyi,
           kahkahalarla gülmeyi değilse bile, gülümsemeyi belletiyordu. Japonlarda yüksek terbiye, en büyük
           matem günlerinde bile gülümsemeyi emreder. Kocası ölen bir Japon kadını ziyaretçilerini gülerek
           karşılamak zorundadır.
               Hayatı iyi karşılamanın sırrını bulabilmek için her şeyden önce gülümsemeyi öğrenmeli. Belki
           siz de bilirsiniz: Her hadiseyi güler yüzle karşılayan bir adama, “Eh... Hayatta muvaffak olduğun için
           sen tabii daima gülersin. Ama biz öyle miyiz ya?” demişler. Adam, bir kere daha gülmüş, “Yanılıyor-
           sunuz, hem de çok yanılıyorsunuz. Ben hayatta muvaffak olduğum için gülmüyorum. Tam tersine!
           Güldüğüm için hayatta muvaffak oluyorum.” demiş. Bu söz boşuna söylenmiş bir söz değildir. İçinde
           bilinmesi gereken bir hakikat saklı. Soğuğa dayanmanın en emin çaresi soğuğu sevmektir, derler.
           Gerçekten insan soğuğu aradığı zaman, ne kadar şiddetli olursa olsun, etkilenmez. Sıcacık şehir du-
           rurken karlı dağlara çıkanlar, vaktinden önce kışı arayanlar vardır. Karların içinde, gömleklerini de
           çıkararak bir pantolon âdeta çıplak gezerler. Soğuk, sıfırın çok altında olduğu hâlde onları üşütmez.
           Soğuğu sevdikleri için ona seve seve dayanırlar. Hayata dayanmanın en emin çaresi de hayatı sev-
           mektir. İnsan bir kere hayatı sevince onun bütün külfetlerine katlanır; hiçbiri ağır gelmez. Sizi çok
           seven anneniz nasıl sizin yüzünüze hep gülerek bakarsa siz de hayata güler yüzle bakar, etrafınızdaki
           insanlara da neşe verir, hayatın bir kat daha güzelleşmesine hizmet edersiniz.
               “Güleriz ağlanacak hâlimize.” diyen şair, emin olunuz ki hata ediyor. Ağlanacak bir hâl karşısın-
           da ağlamaya kalkan adamdan hiçbir fayda gelmez. Fakat gülümseyen adamda ümit vardır: Bu hâlin
           bir çaresini bulacak demektir.
               Güler yüzün çözemeyeceği hiçbir mesele yoktur. Buzlar güneş karşısında nasıl erirse çetin mese-
           leler de işe güler yüzle başlayan ve öylece devam eden insanların elinde çözülür. Asık surata kapanan
           kapılar güler yüze açılır.
               Bektaşi’nin hikâyesini bilirsiniz: 80 yaşında öldüğü hâlde mezar taşına “5 sene yaşadı.” diye yaz-
           dırmış. Bu beş sene onun hayatta gülerek neşe içinde yaşadığı, gam kasavet nedir bilmeden hoşça
           geçirdiği senelermiş. Hayatınızı yaşadığınız yıllar boyunca uzatabilmek için her anınızı gülerek ge-
           çirmeniz gerekir.
               Gene bizim bir şairimiz bir dostuna hediye ettiği resminin altına “Ağlarım hatıra geldikçe gü-
           lüştüklerimiz!” diye yazmıştır. Bu da güzel bir sözdür. Çünkü en iyi hatıra gülerek geçen günlerin
           hatırasıdır. Hayatta o günlerin sayısı az olursa insan bir gün gelir, “Ne etmişim de gülmemişim!” diye
           ağlayabilir.
               Yüzünüzden tebessüm eksik olmasın.

                                                                    Rado, Ş. (2020). Eşref Saat. İstanbul: Bilge.


          1.  Okuduğunuz metnin konusu ve ana fikri nedir?








          2.  Metinde geçen “Asık surata kapanan kapılar güler yüze açılır.” cümlesini görsel olarak ifade etmek
             isteseydiniz nasıl bir tasarım yapardınız? Yazınız.











          4
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10