Page 10 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 | Kazanım Kavrama Etkinlikleri
P. 10
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11 2
5. ÜNİTE: Sohbet ve Fıkra
Alan Becerileri: Okuma Becerisi
Konu Cumhuriyet Dönemi’nden Bir Fıkra Örneği 40+40 dk.
Kazanımlar A.4. 1. Metinde geçen kelime ve kelime gruplarının anlamlarını tespit eder.
A.4. 2. Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel dönemle ilişkisini belirler.
A.4. 3. Metin ile metnin konusu, amacı ve hedef kitlesi arasında ilişki kurar.
A.4. 5. Metindeki anlatım biçimlerini, düşünceyi geliştirme yollarını ve bunların işlevlerini belirler.
A.4. 9. Metinde ortaya konulan bilgi ve yorumları ayırt eder.
A.4. 10. Metinde yazarın bakış açısını belirler.
A.4. 12. Metni yorumlar.
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Anlamını bilmediğiniz kelime ve kelime gruplarının altını çiziniz. Sorula-
rı okuduğunuz metni göz önünde bulundurarak cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
FELSEFEYİ HAYATA DÂHİL EDEN DÜŞÜNÜR: ORUÇ ARUOBA
Bir okur/yazar olarak bir kitabı elime aldığımda klasik bir sorunun yanıtını ararım, ikna edici bir
gerekçe bulduğumda okurum ve okuturum.
Bu gerekçeye uyan adların başında Oruç Aruoba geliyor.
Bir yazarın bütün kitaplarını okuduğunuzda şunu söyleyebilirseniz o size karşı görevini yapmıştır.
Aruoba, bizi felsefenin soyut labirentlerinde dolaştırırken rehberlik yaptı.
O, felsefeyi, şiiri, günlük yaşamı yazmanın ustalık bileşkesinde buluşturdu. Çünkü o türleri de
özümsemişti. Albert Camus’un (Albert Kamü) bir sözü yazınsal gerçeği simgeler:
“Anlatamıyorum demek anlayamadım demenin eşanlamlısıdır.”
Bildiklerinizi, okuduklarınızı hayatın içine yediremezseniz etki gücü yitip gider.
Cesare Pavese’nin (Sezar Pavez) “Il Mestiere di Vivere” kitabını çok severim, Cevat Çapan dili-
mize “Yaşama Uğraşı” olarak çevirdi.
Yaşamanın hem sanat hem zanaat olduğunu düşünürsek bazı kitaplarından bu anlamı da çıkar-
mak mümkün.
Alıntılar, destek özelliği taşımaz, yazarın çağrıştırdıklarının notlarıdır. Yazısıyla anlam kazanır-
lar, bir havai fişek patlamasının habercisidirler.
Felsefe/edebiyat beraberliğinde hayatın bir seyir defteri olduğunu ispatlar.
Felsefenin günlük yaşamda etkileyiciliğini, bir gün ışımasında, bir doğa güzelliğinde fark ettirir.
Düşünce ile duyarlılık, ancak iyi bir yazarda buluşursa beğenilir. Bu kıvamı Aruoba başarmıştır.
Çok katmanlı yazarın okur kitlesi değişiktir; üstten bakmayan, bilginiz/birikiminiz kadar tat
alırsınız ama hangi düzeyde olursanız olun alırsınız.
*
“İle”nin başındaki cümle:
“Önce
Başlangıçtaki Defter’i Getiren’e;
sonra
bütün önceki ve sonraki
gelerek Getiren’lere/Giderek Götüren’lere
adanmıştır.”
İlk sayfada Ahmed Serhendî ile Bilge Karasu’dan birer alıntı var.
Aruoba’nın metinlerinde sıkça rastlayacağınız iki ad var: Edip Cansever ve Bilge Karasu.
Bir not düşmeliyim:
Alıntılar çoğu zaman metin yazıldıktan sonra yazıya konulmuştur.
Felsefe düşünmeye bir çağrı mıdır? Hayır, eksik bir tanım yaşamaya bir çağrıdır.
Kavramları es geçmememizi sağlar, Edip Cansever’den:
“İki kişilik bir yalnızlık olmaz mı bizimkisi?”
Rilke’den (Rilke)
“Biz bizi anlamıyorsak”.
9