Page 14 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 | Kazanım Kavrama Etkinlikleri
P. 14
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11 3
6. ÜNİTE: Roman
Alan Becerileri: Okuma Becerisi
Konu Cumhuriyet Dönemi’nden Bir Roman Örneği (1923-1950) 40 dk.
Kazanımlar A.2. 1. Metinde geçen kelime ve kelime gruplarının anlamlarını tespit eder.
A.2. 3. Metnin tema ve konusunu belirler.
A.2. 4. Metindeki çatışmaları belirler.
A.2. 6. Metindeki şahıs kadrosunun özelliklerini belirler.
A.2. 7. Metindeki zaman ve mekânın özelliklerini belirler.
A.2. 9. Metindeki anlatım biçimleri ve tekniklerinin işlevlerini belirler.
A.2. 11. Metinde millî, manevi ve evrensel değerler ile sosyal, siyasi, tarihî ve mitolojik ögeleri belirler.
A.2. 13. Metni yorumlar.
A.2. 16. Metinlerden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar.
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Soruları okuduğunuz metni göz önünde bulundurarak cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
ACIMAK
(Zehra çok çalışkan, disiplinli, verdiği kararların arkasında duran bir öğretmendir. Görev yaptığı
okulda yeniliklere imza atmış ve okulda uygun olmayan her şeyi değiştirmiştir. Harabe okulu kendi
çabalarıyla onarmaya çalışmıştır. Zehra, merhamet duygusundan yoksundur. Zaafa, düşkünlüğe, çir-
kinliğe tahammülü yoktur. Bu nedenle Maarif Müdürü onu Mebus Şerif Halil Bey’le tanıştırmak ister.
Mebusun asıl amacı Zehra’ya babasının hasta olduğunu söylemektir. Bunun üzerine Zehra, İstan-
bul’a gider. Babasını kaybetmiştir. Zehra’ya babasından kalan bir sandık verirler. Zehra sandıktan çıkan
günlüğü okuyunca babasının gerçekte nasıl bir insan olduğunu öğrenir ve babasının yasını tutar. Artık
acımayı öğrenmiştir.)
Aşağıda romanın ilk bölümünden yapılan alıntıları okuyacaksınız.
— Merkezde Zehra isminde bir başmuallim varmış... Hangi mektep olduğunu bir yere kaydet-
tim ama bir türlü bulamıyorum.
Mebus Şerif Halil Bey cüzdanını yelek ceplerini karıştırıyordu.
Maarif Müdürü gülerek:
— Zahmet etmeyin efendim malûm dedi. Zehra vilâyetin en maruf bir simasıdır.
— Dostlarımdan biri bu hanım için sizden birkaç gün izin istememi rica etti... İstanbul’da ihtiyar
ve alil bir babası varmış... Son günlerde ağır şekilde hastalanmış... Hayatı tehlikedeymiş... Belki izin
koparmak için mübalâğa ediyorlar ama bir şey yapmak mümkünse...
— Mümkün tabii... Ancak benim bildiğime göre Zehra kimsesiz bir kızdır. Beş seneye yakın bir
zamandan beri tanırım... Bana babası filan olduğundan hiç bahsetmedi... Mamafih kendisine sorarız.
Zaten biraz sonra onu göreceksiniz.
(…)
Maarif Müdürü pencereden uzaklara bakarak gülümsedi:
— Keşke bütün mekteplerimizi Zehra hocalara teslim etsek de bizim hiç işimiz kalmasa. İstiklâl
alâmeti olarak onlara birer davul ve tuğ gönderir maarif idarelerinin kapılarını emniyetle kapardık...
Mebus Şerif Halil ile Maarif Müdürü Tevfik Hayri, iki eski mektep arkadaşı idiler. Mülkiyeyi
bitirdikten sonra hoca olmuşlardı. Şerif sonradan mesleğini değiştirmiş, Tevfik maarifçi kalmıştı.
(...)
Tevfik devam etti:
— Bundan dört sene evvel küçük bir kız mini mini bir darülmuallimat mezunu olarak buraya
gelmiş... İlk zamanlarda çok sıkıntı çekmiş... Fakat meyus olmamış... Şehri kendine vatan mektebi,
bir aile ocağı yapmış... O kadar gayretle çalışmış ki terakkisine mâni olamamışlar. Daha yirmi beş
yaşına gelmeden mektebine başmuallim yapmışlar eline kocaman bir kız mektebini teslim etmişler...
Şimdi yirmi dokuz otuz yaşlarında vardır... Kasabanın en sevilen, emniyet edilen hatırı sayılan bir
insanıdır. Bugün ekserisi kocaman ev hanımları olan eski talebesi üzerinde hâlâ eski nüfuzunu mu-
hafaza eder... Onu bir abla, bir ana gibi dinlerler bütün müşkülleri ona hallettirirler. Mektebe gelin-
13