Page 16 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 | Kazanım Kavrama Etkinlikleri
P. 16
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11 3
(…)
Sabahleyin fena bir kıyafetle mektebe gelen çocukların analarına kızar, hatta bazen onları mek-
tebe davet edip haşladığı da olur... Buna mukabil talebeyi akşam paydosunda evlerine gönderirken
kıyafetlerine nezaret etmeyi de kendine ait bir vazife addeder... Akşamüstü sokakta kirli ve kılıksız
bir talebe görürse pek fena üzülür: “Vazifemi yapamadım, rezil oldum.” diye asabileşir. İki tarafına
muntazam ağaçlar dikilmiş bir yoldan geçiyorlardı. Maarif Müdürü arkadaşına onları gösterdi. Gizli
bir istihza ile:
— Şu ağaçlara bakınız dedi. Zehra’nın ruhunu ve çocuklara verdiği terbiyenin cinsini göstermek
için bunlardan iyi misal olamaz... Bahçede ne kadar sakat cılız çarpık ağaç varsa sökmüş bütün eme-
ğini kuvvetli ve güzel olanlara sarfetmiştir onların asker taburları gibi intizamla saf saf dizilmelerine
çalışır sivri tepeleri kestirir fazla dalları bu dar hâsılı hepsini birbirine benzetir. Birinin ötekinden
büyük ve başka türlü olmasına tahammül edemez. İnsan şu bahçeyi âdeta bir fabrikadan çıkmış
zannedecek... Mebus:
— Siz çok zalim bir insan olmuşsunuz diye gülüyordu.
Tevfik sadece:
— Ben muallimliği terbiyeyi başka türlü anlıyorum dedi ve bahsi değiştirdi.
Biraz sonra Zehra mektep kapılarını kapattı misafirlerinin yanına geldi. Binanın sağ tarafında
büyük bir kestane ağacının altına armut biçiminde bir havuz yaptırmış, kenarını çiçek saksılarıyla
süslemişti. Maarif Müdürü ile arkadaşına birer kahve ikram etmek istedi oturdular. Zehra otuz yaş-
larında vardı. Ufak tefekti. Fakat kuvvetli bir irade sahibi olduğu ve etrafındakilere çok tatlı muamele
etmekle beraber emretmeyi de bildiği anlaşılıyordu. Güzel değil, donuk esmer bir çehresi irice bir
burnu çıkık elmacık kemikleri kuvvetli bir çenesi vardı. Dişleri bembeyaz ve sağlamdı. Yalnız iki
tanesi ağzını kapadığı zaman üst dudağını hafifçe şişirecek derecede büyüktü. Yüzünün en göze çar-
pan yeri geniş ve zeki alnının altındaki hafifçe çatık ince kaşlarıydı. Konuşurken bu kaşlar büyük bir
süratle hareket ediyor, teessür ve infiallerinin cinsine göre çehresindeki mânayı değiştiriyordu. (…)
Güntekin, R. N. (2016). Acımak. İstanbul: İnkılap.
1. Metinde anlamını bilmediğiniz kelime ve kelime gruplarının anlamlarını metindeki kullanımlarına
göre tahmin ediniz.
2. Romanın tamamına hâkim olan temel duygu veya düşünceye tema denir. Tema soyut bir kavramdır ve
konuya göre daha genel bir kavramdır. Temanın somutlaştırılarak kişi, yer, zaman ve durum bildiren
biçimde anlatılmasına romanın konusu denir.
Yukarıdaki bilgilerden hareketle okuduğunuz metnin teması ve konusu nedir?
15