Page 266 - Sanat Tarihi -12
P. 266
EKLER
Sözlük
abide : Eski dilde anıt.
abidevi : Ölçüleri büyük tutulmuş mimarlık eserleri veya bunların unsurları.
agora : Antik Yunan kentlerinde stoalar ile çevrelenmiş, içinde ya da yakınında tapınak, bouleuterion gibi dinî ve resmî
yapıların bulunduğu toplumsal ve ticari yaşamın yoğunlaştığı alan.
akant : Yaban enginarı da denilen ve Eski Yunan'da sütun başlıklarında stilize edilerek kullanılmış bitki türü
akropolis : Antik Yunan’da savunma amacıyla genellikle sarp bir tepe üzerine inşa edilen özel bölge.
akroter : Üçgen şekilli alınlığın tepesinde ve iki kenarında yer alan bazen bitkisel (palmet gibi) bazen de küçük heykeller
şeklinde bulunan süsleme elemanlarının genel adı.
alçı sıva : Su ile karıştırılarak macun kıvamına getirilmiş alçı
alem : Yapıların kubbe ve külah gibi yerlerinin tepesinde, sancaklarda çoğunlukla yarım aya benzer formda bezeme
elemanı, bir çeşit tepelik.
alınlık : Antik yapıların cephelerinde çatı ile korniş arasında yer alan üçgen biçimindeki kısım.
amfitiyatro : 1. Çağdaş anlamda, basamaklı bir oturma alanı bulunan gösteri ve toplantı yapısı 2. Roma Dönemi’nde, içinde savaş
oyunları, gladyatör ve vahşi hayvan dövüşlerinin düzenlendiği daire ya da oval planlı alanı kademeli oturma
yerleriyle çevreleyen yüksek yapı.
ampir üslubu : I. Napoleon’un Dönemi’nde (1804 - 1814) ortaya çıkan ve etkisini mimarlıkla dekoratif sanatlarda gösteren üslup.
antik çağ (antikite) : MÖ 6 - MS 3. yy. arasında kalan dönemdir. Bu dönemde varlığını sürdürmüş tüm uygarlıklar için değil, sadece
Yunan ve Roma için kullanılır.
apsis : Kiliselerde koronun arkasında bulunan ve camilerdeki mihrabın karşılığı olan, tonoz ya da kubbe ile örtülü bölüm.
arasta : Çarşı, dizi dükkanlar, bazen önlerinde revak ya da karşılıklı sıraların arasında örtü bulunan bir tür kapalı çarşı.
arşitrav : Antik mimarlıkta sütunların taşıdığı, bir sütun ekseninden diğer sütun eksenine uzanan taş hatıl
athena : Yunan mitolojisinde akıl, sanat barış tanrıçasıdır. Romalılarda tanrıça Minerva diye bilinir.
atrium : Antik Roma konutlarında evin bir bölümünü oluşturan, etrafı sütunlarla çevrili avlu.
ayak : Paye, taş ya da tuğladan örülmüş taşıyıcı mimari öge.
ayazma : Ortodokslarca kutsal sayılan su kaynağı ve onun üzerinde yaptırılan küçük yapı.
aydınlık feneri : Kubbe ve çatı gibi örtülerle kaplanan iç mekanlara ışık sağlamak için düzenlenmiş bölüm.
bab-ı hümayun : Topkapı Sarayı’nın Ayasofya’ya bakan birinci avluya bakan kapı.
bazilika : Hristiyanlığa geçişte ve ilk Bizans Devri’nde yapılan bir kilise tipi.
bezeme : Mimari eserler ve her türden kullanım eşyası üzerinde süslemeye yönelik olarak yapılan çalışmaların tümü.
bordür : Kenar, genellikle süslemeli kenar şeridi.
büst : İnsanın vücudunun başını ya da göğüsten yukarısını gösteren heykel.
çapraz tonoz : İki beşik tonozun dik açıyla kesişmesinden oluşan tonoz biçimi.
darülkurra : Kur’an’ı en güzel biçimde okuyan kişiler ve imamlar yetiştirmek amacıyla yapılmış medrese bölümü.
diyorit : Doğada nadir olarak bulunan sert, saydam, üstü tanecikli derinlikli kayaç.
eksedra : Yarım kubbeyi desteklemek ve yapıyı genişletmek için bunların yan taraflarına yapılan çeyrek kubbe.
eyvan : Üç tarafı ve üstü kapalı, bir tarafı bütün genişliği ile bir avluya ya da diğer bir mekana açılan yapı birimi.
fil ayağı : Büyük kubbeleri taşımak amacıyla taştan örülerek yapılan büyük taşıyıcı sütun.
266