Page 4 - Felsefe 10 | 3.Ünite
P. 4
3. ÜNİTE
3.1.1. VARLIK FELSEFESİNİN KONUSU VE PROBLEMLERİ
İnsan; ne olduğunu, nasıl olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini, yerküreyi, güneşi, yıldızları
ve evreni hep merak etmiştir. İnsanın kendini, dünyayı ve evreni anlama ve açıklama çabası ilk önce
onları düşünmenin konu edilmesini gerektirir. Düşünmeyle farklı fikirler ortaya çıkmış, varlığa dö-
nük felsefi bir alan oluşmuştur. Bu felsefi alan, varlık felsefesi olarak isimlendirilmektedir. Felsefenin
ortaya çıkışındaki temel problemin varlık konusu olması, “var olanı var olması bakımından ele
alma” olarak tanımlanacak varlık felsefesinin “ilk felsefe” olarak görülmesi bundan dolayıdır.
İlk felsefede var olanın nitelikleri, oluşu, özü ve değişimi gibi problemler cevapları aranan önem-
li konulardır. Felsefenin ortaya çıkışında doğa filozofu olarak isimlendirilen düşünürler; doğanın ilk
ve temel unsurunu su, toprak, hava ve ateş gibi doğanın içindeki bazı ögelerde bulmaya çalışmıştır.
Doğaya yönelik bu arayış, farklı fikirlerin oluşmasına da sebep olmuştur. Fikir ayrılıkları, doğanın
ilk nedenleri, ana maddesi, değişimi ve oluşuyla ilgili olmuştur.
Varlığın ilk nedeni, ana maddesi ve başlangıcı (arkhe) tartışmaları, varlığın değişmeden kalan
yanının olup olmadığı tartışmalarına kaynaklık etmiştir. Arkhe tartışmalarından sonra “bir varlığı
o varlık yapan” anlamıyla töz ve idea tartışmaları doğmuştur. Tözün, ideanın varlıkla olan bağına;
tek tek varlıklarda olup olmadığına dair çeşitli fikirler ileri sürülmüştür. Varlık problemi giderek ilk
nedenlerin ve değişmeden kalan varlıkların özünü konu eden metafizik bir sorun olarak görülme-
ye başlamıştır.
Varlığa yönelik arkhe ve töz düşünceleri teolojik (dinsel) etkilerle daha çok tümeller sorunu
olarak ele alınmıştır. Tümeller, varlığın yüksek cins ve tür belirlenimleridir. Bilimin gelişmesiyle
birlikte varlığın olgusal yanına yeniden dönülmüştür. Böylelikle varlık felsefesi ontoloji olarak
öne çıkmaya başlamıştır. Varlığa yönelik ontolojik açıklama çabası, metafiziğin olgusal alanla olan
bağını koparmıştır.
Günümüzde ontoloji ve metafizik, çoğu kez eş anlamlı olarak kullanılıyor olsa da -farklı bakış
açıları olmak üzere- ontolojiyi olgusal varlıklarla, metafiziği ise zihinsel, ideal varlıklarla ilgili bir
disiplin olarak görme eğilimi vardır. Bununla birlikte varlık felsefesi, bir yandan var olanları açıkla-
maya çalışan ontoloji olarak nitelendirildiği gibi var olanların ardındaki gerçeği anlamaya çalışan
metafizik karşılığında da ifade edilmektedir.
Varlık felsefesinde ontoloji veya metafizik anlamlarından hangisi olursa olsun, varlık üzerine
oluşturulan fikirlerin tümünde varlıklarla zaman ve uzam (bir nesnenin uzayda kapladığı alan)
ilişkilendirilmek durumundadır. Varlık felsefesi görüşünde varlığın ne olduğunun açıklanması için
o varlığın zaman ve uzam ilgisiyle bir yargıda bulunulması gerekir. Bu, olgusal ve olgusal olmayan
varlıklar için geçerlidir. Bir gezegen, belirli bir uzam ve zaman içinde var olur. Tanrı’ya inananlar
için ise Tanrı sonsuz ve zamansızdır (ezelî ve ebedîdir).
20. yy. varlık felsefesi görüşlerinde öne çıkan problem, insanın kendi varoluşuna yönelik so-
runlar içermektedir. İnsanın özü, varoluşu ve özgürlüğü gibi konular; günümüz varlık felsefesinin
içeriğini belirlemektedir.
Varlıkla ilgili farklı görüş ve kabullerin toplandığı varlık felsefesinde öne çıkan sorular arasında
varlığın gerçekliği, varlığın nasıl ve nelerden oluştuğu, bir amaç taşıyıp taşımadığı, insanın varolu-
şunun anlamı (insanın özü, varoluşu ve özgürlüğü) gibi konular sayılabilir.
Tartışalım
Tartışalım
1. Bilimsel gelişmelerin varlık felsefesi tartışmalarına ne tür etkileri olabilir? Tartışınız.
2. Nurettin Topçu’nun “Var olmak, düşünmek ve hareket etmektir.” sözünü tartışınız.
72