Page 12 - Fen Lisesi Biyoloji 9 | 3.Ünite
P. 12

Bazı bakteriler kendi besinlerini sentezleyebildiği için ototrof bakteri olarak adlandırılır. Besinlerini, ışık
           enerjisi ve klorofil yardımıyla fotosentez yaparak elde eden bakterilere fotoototrof; bazı kimyasal maddeler
           yardımıyla kemosentez yaparak elde edenlere ise kemoototrof bakteri denir. Örneğin Chlorobium (kılorobi-
           yum)cinsine ait türler ve siyanobakteriler fotoototrof, Nitrosomonas cinsine ait türler ise kemoototrof bakterilere
           örnek oluşturur. Kendi besinlerini sentezleyemeyen bakterilere heterotrof bakteri adı verilir. Heterotrof bak-
           terilerin bir kısmı, canlılarda çeşitli hastalıklara neden olan parazit bakteriler; bir kısmı da ayrıştırıcı ya da
           çürükçül (saprofit) bakterilerdir.
                 Bakterilerde bulunan ortak yapılar               Bazı bakterilerde bulunan yapılar
                   •  DNA ve RNA         •  Hücre zarı              •  Kapsül      •  Mezozom
                   •  Enzim sistemi      •  Hücre duvarı            •  Kamçı       •  Endospor oluşturma
                   •  Ribozom            •  Sitoplazma              •  Pilus       •  Klorofil



                     Araştıralım-Paylaşalım
                           Antibiyotikler, bakterilerin sebep olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılmaktadır. Günümüzde
                     antibiyotiklere direnç kazanmış bakterilerden söz edilmektedir. Bu durumun insan sağlığına ne gibi etkileri
                     olabilir? Bilimsel makalelerden, bilim ve teknik dergilerinden ve Genel Ağdan araştırıp sınıf içinde arka-
                     daşlarınızla paylaşınız.


                     Okuma Metni

                                           BAĞIRSAK FLORASI HAKKINDA AZ BİLİNENLER

                          Mikrobiyota ya da flora insan vücudundaki tüm bakteri, virüs, mantar, arkea ve ökaryotik organiz-
                      maları ifade eder. Hatta hepsine birden ikinci insan genomu da denilebilir. Özellikle bağırsak florası,
                      metabolik etkinliği ve bağışıklık sistemine olan etkileri nedeniyle bir organ gibi de düşünülebilir.
                          Önceleri ceninin anne karnında bulunduğu ortamın ve sindirim sisteminin steril olduğu düşünülse de
                      bebeğin ilk dışkısında tespit edilen mikroorganizmalar, ceninin gelişimi sırasında vücut florasının da geliş-
                      tiğini gösteriyor. Bebeğin vücut florasını, doğum tipi (normal ya da sezaryen) ve beslenme şekli de (anne
                      sütü ya da mama) etkiliyor. Bebeğin vücudundaki flora, yetişkinlerin vücut florasına benzeyip bir dengeye
                      ulaşana kadar (yani 2-3 yaşına kadar) gelişmeye devam ediyor.
                          Antibiyotik tedavisi bağırsak florasının içeriğini değiştiriyor. Bebeklik ve çocukluk çağında kulla-
                      nılan antibiyotikler floranın bakteri profilini, obeziteyi, metabolik ve otoimmnün hastalıkları tetikleyecek
                      yönde değiştirebiliyor. Bu ilişki, düşük dozda antibiyotik verilen çiftlik hayvanlarının gelişiminin hızlandığı
                      ve kilolarının arttığı gözlenince tespit edilmiş ve aynı ilişkinin insan için de geçerli olduğu keşfedilmiştir.
                          Bağırsak bakterileri besinlerden enerji sağlar, zararlı bakterilerin çoğalmasını önleyerek yararlı
                      bakterilerle zararlı bakteriler arasındaki dengeyi korur. Sinir sisteminde, sinir iletiminde görevli serotonin
                      gibi molekülleri, enzimleri ve K vitamini gibi vitaminleri üretir. Ayrıca bakterilerin bağışıklık sistemine de
                      olumlu etkileri vardır.
                          İnsanların bağırsak florasındaki bakteri çeşitliği, çeşitli faktörlere göre değişiklik gösterebilir. Bu
                      çeşitliliğin en önemli nedeni beslenme tarzıdır. Bunun yanı sıra kişilerin maruz kaldığı doğal ortam, hay-
                      vanlar ve diğer çevresel mikroorganizma kaynakları da bağırsak florasındaki çeşitli bakteri türleri üze-
                      rinde etkilidir.
                          Hayvan bulunan evde büyüyen çocuklarda alerjik hastalıklara yakalanma riski daha azdır. Yeni bul-
                      gular da hayvanlarla aynı ortamda büyümenin çocukların bağırsak florasını olumlu yönde etkilediğini
                      söylüyor. Örneğin köpek olan bir evde büyüyen bir çocuğun bağırsak florası, çocuğu alerjik solunum yolu
                      hastalıklarına karşı koruyacak şekilde gelişiyor.
                          Beslenme, bağırsak florasını etkileyen en önemli etken olarak görülüyor. Katkı maddeleri (emülgatör
                      içeren işlenmiş gıdalar gibi), bağırsak duvarına zarar veriyor. Sızıntılı bağırsak sendromuna ve yangıya
                      neden oluyor. Probiyotik denen ve midede sindirilemeyen bazı besin bileşikleri ise bağırsak florasındaki
                      mikroorganizmaların çoğalmasına ve etkinliğinin artmasına yardımcı oluyor.
                          Mikroorganizma çeşitliliğinin yüksek olduğu bağırsak florasının, daha az çeşitte mikroorganizma
                      içeren floraya göre daha sağlıklı olduğu düşünülüyor. Floradaki mikroorganizma çeşitliliğinde sebze ve
                      meyve ağırlıklı beslenme etkili oluyor. Daha az sebze ve meyve tüketildiğinde floradaki mikroorganizma
                      çeşitliliği azalıyor. Mikrobiyal çeşitlilikteki azalmanın; yaşlanma, yangı ve vücudun güçsüzleşmesi ile de
                      ilişkili olduğu düşünülüyor.

                                                                                  Bilim ve Teknik Dergisi,
                                                                                   Mart 2016, sayi: 580
                                                                                     (Düzenlenmiştir.)

            126
   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17