Page 34 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 34

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
                                                                                      Kavram Öğretimi 14
            Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10
            2. ÜNİTE     : HİKÂYE > Halk Hikâyeleri > Halk Hikâyelerinde Yapı
            Kavram       : Olay Örgüsü, Şahıs Kadrosu, Zaman, Mekân, Anlatıcı ve Bakış Açısı
            Genel Beceriler  : Bilgi Okuryazarlığı Becerisi, Eleştirel Düşünme Becerisi
            Alan Becerileri  : Okuma Becerisi

             Çalışmanın Adı                         HALK HİKÂYELERİM                                20 dk.
             Çalışmanın Amacı  Halk hikâyelerinde olay örgüsü, şahıs kadrosu, zaman, mekân, anlatıcı ve bakış açısını belirleyebilme.

                                 ARUZ KOCA OĞLU BASAT İLE TEPEGÖZ BOYU
              (…)
              Bir gece, el gün uykuda iken Dış Oğuzlara baskın olmuş. Her otağı yüz, beş yüz kâfir birden tırtıl
              gibi dalamış. Gecenin bir yarısı, can pazarı kurulmuş. Herkes can derdiyle kaçışırken Aruz Koca’nın
              üç günlük oğlancığı anasının sırtından kayıp düşmüş. O kargaşada kaybedilmiş. Kâfirler gittikten
              sonra bebeği çok aramışlar. Ama bir türlü bulamamışlar.
              (…)
              Arslan yavrularının arasında bir insan evladı yaşarmış. Meğer bu Aruz Koca’nın kaybolan oğluy-
              muş. Oğlanı düştüğü gece bir arslan bulmuş. Götürüp yuvasına koymuş. Sütünden emzirmiş. Yavru-
              ları ile beraber besleyip büyütmüş.
              (…)
              Dedem Korkut, “Yavrucuğum sen insanoğlu insansın! Güzel atlara binecek, iyi huylu yiğitler ile
              arkadaşlık edeceksin. Büyük kardeşinin adı Kıyan Selçuk’tur. Senin adın da Basat olsun. Adını ben
              verdim. Yaşını Allah versin.” deyip hayır dua etmiş. O günden sonra Basat, ana baba sözü dinleyen
              güzel bir yiğit olmuş.
              (...)
              Aruz Koca, bebeği almış. Kaftanının eteğine sarmış. Bayındır Han’a dönerek, “Han’ım, bu Tepe-
              göz’ü bana ver. Arslan yavrusu Basat’ım ile kardeş olsun. Birlikte büyüsünler.” demiş. Bayındır
              Han, Aruz Koca’yı kırmamış: “Al bakalım Aruz Koca. Biri arslan, biri kaplan iki oğlun vardı. Bir de
              ateş parçası oğlun oldu. Artık sana kim güç yetirebilir?” diyerek latife etmiş. Beyler, Bayındır Han’ın
              sözlerine gülümsemişler. Yiyip içip dinlendikten sonra yaylaya çıkmışlar.
              (…)
              Tepegöz’ün elinden illallah getiren ana babalar Aruz Koca’ya şikâyet üstüne şikâyet etmişler. Aruz
              Koca o kadar anlatmış ... ama Tepegöz’ü bir türlü adam edememiş. Sonunda evden kovmuş. Tepe-
              göz’ün Oğuzlara ettiğini duyunca Basat’ın aklı başından gitmiş. Daha teri kurumadan at binmiş.
              Salahana Kayası’na gelmiş. Tepegöz’ü güneşe karşı yatar görmüş. Ona görünmeden bütün gücüyle
              demir uçlu sivri bir ok atmış. Ok vızlayıp gitmiş.
              (…)
              “Bre sütsüz! Ak perçemli anamı ağlatmışsın. Aksakallı babama kan kusturmuşsun. Sırtımın güvenci
              dağ gibi kardeşim Kıyan Selçuk’u öldürmüşsün. Akça yüzlü yengemi dul bırakmışsın. Ela gözlü
              yeğenlerimi yetim koymuşsun. Bıyığı yeni terlemiş Oğuzları çok yemişsin. Elleri kınalı kızcağızları
              kardeşsiz, yarsız bırakmışsın. Ben seni bırakır mıyım?” demiş. Yıldırım gibi indirmiş... O an gökyü-
              zü bir başka aydınlanmış. O gün, güneşle ay birlikte görünmüş. Ortalığa hafif bir serinlik yayılmış.
              Oğuzların gönlüne tatlı bir ferahlık gelmiş.
              (…)
              Dedem Korkut, o gün neşeli havalar çalmış. Gazilerin başına neler geldiğini söylemiş. Basat’ın
              boyunu anlatıp onu övmüş. Basat için hayır dua eylemiş: Kara dağa seslendiğinde, kara dağ cevap
              versin. Güvendiğin dağlara kar yağmasın. Kanlı sulardan geçmeyi dilediğinde, akıntılar sana geçit
              versin. Sığ görünen sular derin olmasın.

                                                                           Süleyman Teyek, Dede Korkut Hikâyeleri
                                                                           (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

                                                                                                    31
   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39