Page 27 - Felsefe 10
P. 27

Kavram Öğretimi 16
                                                                                       FELSEFE 10


            o dibi dahi anlamak ister. Şimdi de Dimitri’nin ve filozofların düştüğü merak hâlini bir diğer gözüm olan
            merak etme gözü üzerinden anlatayım.” diyerek merak etme gözünü anlatmaya başladı.
            Merak etme gözü; benimle evlatlarım olan bilimlerin temelinde yer alan, bilmek için zihni harekete ge-
            çiren bilme isteğidir. Sorgulama gözüne de yardımcı olur, yol gösterir. Bu merak sayesinde sorgulama
            gözü harekete geçer ve gerçeğe ulaşmaya çabalar. Bu yüzden filozof Platon “Felsefe, merakla başlar.”
            der. Merak gözünün en önemli amacı, yaşamı tanımayı istemek ve onu anlamaya çalışmak olarak anla-
            şılabilir. Filozoflar bu yüzden çok meraklı insanlardır. Dilersen ilk filozof olarak kabul edilen Thales’e ait
            bir rivayet anlatarak merak gözünün anlamını pekiştirelim.” dedi. Özge “Çok sevinirim, dinlemek isterim.”
            deyince Felsefe kaldığı yerden devam etti. “Batı Anadolu kıyılarında yaşayan, gündelik işlerini kölesine
            yaptıran Thales ‘bir şeylerin neden var olduğunu’ merak ediyordu. Hatta yeryüzündekileri bir tarafa bıra-
            kıp gökyüzünde olup bitenlere ilgi göstermişti. O, bir gün Trakyalı kölesi ile gezintiye çıkmıştı; anlatılan-
            lara göre gökyüzüne bakarken önündeki çukuru göremeyip boylu boyunca yere serilmişti. Thales yere
            serilmekle de kalmayıp kölesinin alayına da hedef olmuştu. Kölesi ‘Siz filozoflar böylesiniz, ayağınızın
            altındakileri göremezken göklerde olup biteni anlamaya çalışırsınız!’ demişti.” Özge “Köle, taşı gediğine
            oturtmuş.” diyerek gülmeye başladı. “Aynen öyle!” dedi Felsefe de Özge’nin gülüşüne eşlik ederek.
            Hayret etme gözüne bakalım istersen. Bu gözüm, dünyaya alışılageldik hâliyle bakmaz. Her şeyi ol-
            duğu gibi kabul etmeyi bir sorun olarak görür. Her şeyi ilk defa görüyormuş gibi şaşkınlıkla karşılar. Bu
            yüzden sıradan şaşkınlıktan farklıdır. Yeniden anlamaya, yorumlamaya, bilmeye çalışmaya yönelen bir
            şaşkınlıktır bu. Kendi gözüyle dünyanın resmini yeniden çeker. Böylece merak gözünü de harekete ge-
            çirir ve araştırmaya yönlendirir. Örneğin bir astronotun daha önce teleskopla veya resimlerde gördüğü
            Ay’a ayak basması ve dokunmasının şaşkınlığı gibi. Çünkü böyle bir temas teleskopla yapılan bir temas
            gibi değildir artık, hayret verici başka bir boyuttur.” dedi Felsefe.
            Şüphe gözüne gelince… Merak gözüyle ikiz kardeş gibiler aslında. O da merak gözü gibi bilmeye,
            anlamaya çalışır lakin merak gözü gibi tezcanlı ve atak değildir. Soğukkanlı ve temkinlidir. Bir bilgiyi,
            gördüğü bir olayı veya varlığı körü körüne hemen kabul edip ‘Evet, bu böyledir!’ demez. ‘Acaba!’ diyerek
            yaklaşır. Aklı ve mantığı tam olarak kavramadan, tüm ayrıntılarına vâkıf olmadan ‘Bu, budur.’ veya ‘Bu,
            böyledir.’ demez. Eleştirel bir bakışla görmeye çalışır ve farklı bakış açılarıyla kavramaya çalışır. Mesela
            ‘Bu, vardır.’ veya ‘Bu, doğrudur.’ denildiğinde şüphe gözü ‘Bu, gerçekte var mıdır?’ veya ‘Bu, gerçekte
            doğru mudur?’, ‘Bunun varlığından veya doğruluğundan nasıl emin olabiliriz?’ diye kuşkulu bakışlarıyla
            dikkatimizi başka yöne çevirir, bizim olanı olduğundan farklı yorumlamamıza önayak olur anlayacağın.
            Eğer şüphe gözüm olmamış olsaydı gördüğüm, işittiğim, duyumsadığım birçok şeye körü körüne inana-
            caktım belki. Çok işime yarayan bir göz, çok.” dedi Felsefe. “Sizin bu anlattıklarınız da benim çok işime
            yaradı. Bu şekilde sorgulamanın, merak etmenin, hayret etmenin ve şüpheyle bakmanın felsefi düşünce
            için ne kadar gerekli olduğunu kavradım.” diyen Özge’ye Felsefe “O hâlde şimdilik bu kavramlar yeterli,
            uyandığında söylediklerimi not alır, yeniden gözden geçirir ve bunlar üzerine bir deneme yazarsın. Ver-
            diğim ödevi de hazırlarsın. Bir sonraki rüyada da öteki üç gözümden konuşuruz.” cevabını verdi. Aniden
            kayboldu Felsefe. Bu ani kayboluşla ürperen Özge uykudan uyandı. Gördüğü rüyayı zihninden geçirip
            bir müddet üzerinde düşündükten sonra yeni bir güne “Merhaba.” dedi.

            1.  Filozof Thales için kölenin “Siz filozoflar böylesiniz; ayağınızın altındakileri göremezken göklerde
                olup biteni anlamaya çalışırsınız!” demesi filozofların merak dürtüsü hakkında sizde nasıl bir izlenim
                uyandırdı?




            2.  Sokrates’in, “Sorgulanmayan bir hayat, yaşanmaya değer bir hayat değildir.” sözünü tartışınız.




            3.  Evrene dair herhangi bir bilgi, gözlem ya da izlenimle karşı karşıya kaldığınızda “sorgulama”, “me-
                rak etme”, “hayret etme” ve “şüphe duyma” hislerinden daha çok hangisinin etkisi altında kalırsı nız?
                Nedenini belirtiniz.






                                                                                                    23
            Hazırlayan: Emir Ali ERGAT
   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32