Page 31 - Felsefe 10
P. 31

Kavram Öğretimi 19
                                                                                       FELSEFE 10

            1. ÜNİTE     : FELSEFEYİ TANIMA > 1.2. Felsefi Düşünce > 1.2.2. Felsefi Düşüncenin Özellikleri
            Kavram       : Yığılımlı İlerleme, Eleştirel Olma, Refleksif Olma
            Genel Beceriler  : Bilgi Okuryazarlığı Becerisi,  Eleştirel Düşünme Becerisi
            Alan Becerileri  : Felsefi Kavram ve Bilgi Edinimi Becerisi, Sorgulama Becerisi

             Çalışmanın Adı              HİKÂYEYLE FELSEFE: ÖZGE’NİN RÜYASI - III                   30 dk.
             Çalışmanın Amacı  Yığılımlı ilerleme, eleştirel olma ve refleksif olma kavramlarının ne olduğunu açıklayabilme.
             Gerekli Malzemeler: Kalem, kâğıt, etkileşimli tahta.

            Yönerge:  Aşağıdaki hikâyeyi okuyunuz ve soruları cevaplayınız.

            HİKÂYEYLE FELSEFE: ÖZGE’NİN RÜYASI - III


            Felsefe ile karşılaştıkları ikinci rüyanın ardından birkaç gün geçmiş, Özge bu zaman boyunca Felsefe ile
            diyaloglarını defalarca zihninde canlandırmış ve ne çok kavram öğrendiğinin farkına varmıştı. “Galiba
            yavaş yavaş Felsefe’nin ne olduğuna dair kafamda bir düşünce oluşmaya başlıyor.” dedi. Bunun üzerine
            o güne kadar öğrenip zihninde oturtmaya çalıştığı felsefe ve kavramlar üzerine bir değerlendirme yazısı
            yazmaya koyuldu. Günün sonunda “Kavramları Yeniden Üretmenin Önemi” adlı yazısına son noktayı
            koymuş ve ilk felsefi denemesini yazmış olmanın mutluluğuyla yeni bir rüyaya dalmanın heyecanını
            duymuştu. Bu heyecan o günün gecesinde karşılık buldu. Özge ile Felsefe sanki aynı yerde, aynı nehrin
            kıyısında buluşmaya yazgılıymışlar gibi üçüncü kez karşılaşmışlardı.
            “Dünyama yeniden hoş geldin.” dedi Felsefe, Özge’ye tebessümle bakarak. “Yeniden hoş bulduk.” dedi
            Özge tebessümle karşılık vererek.  “Nasılsın?  Neler yaptın?” soruları üzerine Özge günlerinin nasıl geçti-
            ğinden ve neler yaptığından, yazdığı denemeden bahsedince Felsefe ile bunun üzerine kısa bir diyalogda
            bulundular. Daha sonra “Çok iyi işler başarmışsın, o hâlde kaldığımız yerden devam edebiliriz.” deyip
            yığılımlı ilerleme gözünü anlatmaya başladı.
            “Yığılımlı ilerleme gözüm, ilk ortaya çıktığım çağdan bu yana benzer sorulara farkı yanıtlar veren filo-
            zoflara dönük gözümdür. Bu gözüm felsefi düşüncenin birbirini etkileyen ve bu etkileşimle ilerleyen bir
            niteliğe sahip olmasını ifade eder. Düşünürler, aynı probleme yeni ve farklı çözümler getirirken başka
            düşünürlerin ortaya koyduğu görüşlerden etkilenir. Onların görüşlerinden yararlanırlar. Böylece yeni dü-
            şünceler geliştirilir ve sürekliliği sağlanır. İşte bu gözüm de filozofların düşünce, bilim, sanat ve benzeri
            alanlarda ortaya koyduğu farklı her yaklaşımı kaydeder. Bu şekilde birbirini etkileyen filozofların yakla-
            şımları üzerinden ortak bir birikime katkıda bulunur. Bunun sonucunda da felsefi düşünce zenginleşir.”
            dediğinde “Nasıl yani! Bir örnek verebilir misiniz?” diye sordu Özge.
            “Örneğin ‘Doğru bilginin kaynağı nedir?’ sorusuna felsefe tarihinde birçok filozof ‘Doğru bilginin kayna-
            ğı duyulardır.’ yanıtını verirken birçok filozof doğru bilginin akılla elde edileceğini savunmuştur. Alman
            filozof Kant ise bu çabaların tümüne ‘Hayır!’ diyerek her iki yaklaşımın eksik yanları ile doğru yanlarını
            karşılaştırıp yeni bir senteze ulaşmıştır. Buna göre doğru bilgi hem duyumun hem de aklın ortak imkân-
            larıyla ortaya çıkar. Böylece kendisinden önce yaşamış filozofların yaklaşımlarını da gözeterek yeni bir
            yaklaşım tarzı ortaya koymuş, bu anlamda yeni bir adım atmış ve ortak birikime katkı sağlamıştır.” dedi.
            Özge “Anladım.” deyince Felsefe, eleştirel olma gözünü anlatmaya başladı.
            “Eleştirel olma gözüm, doğruları akıl yoluyla bulmaya çalışarak bilgeliği elde etmeye yönelen gözüm-
            dür. Doğrulara ulaştığı zaman bile onu sorgulayan, aşmaya çalışan yanımdır. Herhangi bir düşünceyi
            ya da görüşü ele alırken onu olduğu gibi kabul etmek yerine akıl süzgecinden geçirir; akıl yürütme,
            analiz ve değerlendirmede bulunur; onu oluşturan bütünü parçalarına ayırır; iyi ve kötü yanlarını ortaya
            koymaya çalışarak bana katkıda bulunur. Bu şekilde, olana farklı bir gözle ve çok yönlü bakabiliyorum.”
            dedi ve “Unutma Özge, eleştiriye tabi olmayan her düşünce insanı tek yönlü bakmaya zorlar. Böylece
            varlığın başka yönlerini görmez, sığ ve kısır bir düşünce dünyasında yaşamaya mahkûm olursun, bu da
            körlüktür. Eleştirel gözle bakan kişi, körler memleketinde gören kişidir, bu kadar önemli.” diyerek eleştirel
            olmanın ve eleştiriye açık olmanın önemine değindi. Özge “Körler memleketinde görmek ifadesi durumu
            tam da özetlemiş sanki, sevdim bunu. Bunu not almalıyım.” dediğinde Felsefe “O hâlde öteki gözümüz-
            den bahsetmeye başlayabiliriz.” diyerek devam etti.
            “Öteki gözüm ise refleksif olma gözüm. Sevgili Özge, düşünmek kendiliğinden olmaz. Ya özne ya da
            nesnesi olmalı. Yani ya düşünen birisi olmalı ya da üzerinde düşündüğümüz bir şey, bir konu, bir prob-
            lem olmalı. Burada ‘Biz neleri düşünürüz?’ sorusu ilk adımdır. Bu gözüm, sorgulama gözüm ile benzerlik
            gösterir. Bunda da bir sorgulama var ancak bu gözümde düşünce kendisi dışında başka bir konuyu
                                                                                                    27
   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36