Page 193 - Tarih 10 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 193

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
         71      TARİH 10                                               Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı
                 Kavram Öğretimi
         3. ÜNİTE     : DEVLETLEŞME SÜRECİNDE SAVAŞÇILAR VE ASKERLER> 3.2. Tımar Sistemi
         Kavram       : Cebelü
         Genel Beceriler  : Bilgi Okuryazarlığı Becerisi
         Alan Becerileri  : Tarihsel Analiz ve Yorum Becerisi

          Çalışmanın Adı                OSMANLI ORDUSUNUN CENGAVERLERİ                           15 dk.
          Çalışmanın Amacı  Osmanlı ordu sisteminde cebelülerin rolünü değerlendirebilme.

          1. Yönerge: Metin ve görselden hareketle aşağıdaki soruları cevaplayınız.


                                                         Moğollarda ve Osmanlılardan önceki Türk İs-
                                                         lam devletlerinde cebe, askerî bir terim olarak
                                                         ‘cebepûş’  şeklinde  geçmektedir.  Osmanlılarda
                                                         da  hemen  hemen  aynı  manada  kullanılmakla
                                                         beraber tımar teşkilatı içindeki uygulamayı be-
                                                         lirten özel bir anlam kazanmıştır.

                                                         Cebelü asker, tımar sahibinin geliriyle doğru-
                                                         dan ilgili olup sayıları bu gelirlere göre tespit
                                                         edilmiştir. II. Murad Devri’ne ait 1431 tarihli
                                                         Arvanid  Sancağı  Defteri’nde  bu  uygulama-
                                                         nın  ilk  örnekleri  yer  almaktadır.  Bu  deftere
                                                         göre  geliri  1000  akçenin  altında  olan  tımar
                                                         sahipleri  “kendüleri  cebelü”  ifadesiyle  be-
                                                         lirtilmiştir.  Yani  bunlar  bizzat  tam  teçhizatlı
                                                         olarak  sefere  katılacaklardı.  1500-2000  akçe
                                                         tımarı  olanlar  yine  kendileri  cebelü  ve  yan-
           larında  kendi  hizmetlerini  gören  bir  “gulâm”  veya  “oğlan”  getirmekle  yükümlü  tutulmuşlardır.
           2000 akçenin üstünde tımarı olanlar ise “bürüme” denilen mükemmel bir zırhla ve gelirlerinin duru-
           muna göre belirli sayıda tam teçhizatlı cebelü ile sefere katılırlardı. Cebelü miktarları Fatih Kanun-
           nâmesi ile standart hâle getirildi.
           Fatih kanununa göre mızrak, kılıç, ok, yay ve kalkan gibi silahlar taşıyan cebelü, süvari olarak sefer-
           lere katılırdı. Kanun hükümlerine göre bir sipahinin cebelüsü yolda firar ederse sipahi onun yerine
           bedel olarak bir başkasını koymak mecburiyetinde idi. Yapılan yoklamalarda sipahiler ve cebelülerin
           teftişini doğrudan beylerbeyi yürütürdü. Sipahi, cebelüsünü genellikle tımar toprağındaki köy ahali-
           sinden seçerdi.
                                                               (Feridun Emecen, “Cebelü”, TDV İslâm Ansiklopedisi,
                                                                 C.7, İstanbul 1993, s.188-189’dan düzenlenmiştir.)




          1.  “Cebelü” ne demektir?
             Tahmini anlam:




             Gerçek anlam:










          130
   188   189   190   191   192   193   194   195   196   197   198