Page 4 - Seçmeli Psikoloji | 1.Ünite
P. 4

1. ÜNİTE



                 18. yüzyıl düşünürlerinden John Locke’a (Con Lak) göre hiçbir bilgiye doğuştan sahip olmayan zihin, tüm bilgi-
               yi yaşantılar sonucunda elde eder. John Locke’un bu görüşü psikolojide deneyciliğin önünü açar. Böylece “Psiko-
               loji sadece gözlenebilen olayları incelemelidir.” fikri oluşmaya başlar.
                   Alman filozof Immanuel Kant’a (Imanuel Kant) göre ise zihinde doğuştan getirilen bazı özellikler vardır. Duyu
               organları ile elde edilen bilgiler, doğuştan getirilen bu özellikler tarafından yeniden düzenlenir. Kant’ın bu görüş-
               lerinin etkisiyle 18. yüzyılda “zihin” psikolojinin temel konusunu oluşturur.
                   Psikolojinin bir disiplin hâline gelmesi ancak 19. yüzyılda gerçekleşir. Bu yüzyılda tıp, biyoloji, kimya, sosyoloji
               bilimlerindeki gelişmeler insan davranışlarının bilimsel olarak incelenmesine ortam hazırlamıştır. Ernest Heinrich
               Weber (Ernst Henrih Veber) ve Gustav Theodor Fechner (Gustav Teodor Fehner), fizik ve matematikteki gelişmeleri
               ilk defa psikolojik süreçlere uygulayarak deneylerde ışık, ses ve ağırlık gibi objektif olarak ölçülebilen uyaranlar
               kullanmıştır.
                 1879 yılında Wilhelm Wundt’un (Vilhelm Vunt) Leipzig Üniversitesinde ilk psikoloji laboratuvarını kurmasıyla
               psikolojik süreçler, deneysel yöntemlerle incelenmeye başlanmıştır. Böylelikle Wundt psikolojinin pozitif bir bilim
               olmasına öncülük etmiştir.

                      MERAK KÖŞESİ

                      Mary Whiton Calkins’in (Meri Veytin Kalkins) (Görsel 1.5) yaşadığı
                   dönemde sadece erkeklerin kabul edildiği Harvard (Harvırt)
                   Üniversitesinde psikoloji dersleri alan ilk kadın olduğunu biliyor
                   muydunuz?
                      Peki, çalışmalarıyla adını duyurmuş başka kadın psikologların
                   olup olmadığını hiç merak ettiniz mi?
                   https://psychology.fas.harvard.edu/people/mary-whiton-calkins adresinden
                   yararlanılarak komisyon tarafından düzenlenmiştir. 02.06.2018, s. 09.51)  Görsel 1.5:  Mary Whiton Calkins
                                                                                       (1863 - 1930)



                 1.2.1.  Psikolojideki Yaklaşımlar
                 Psikolojinin bilim dalı olma sürecinde psikolojik süreçleri ve insan davranışlarını farklı açıdan ele alan çeşitli
               yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Psikoloji biliminin gelişmesine katkıda bulunmuş bu yaklaşımlar aşağıda açıklanmıştır.
                   Yapısalcılık (Strüktüralizm): Yaklaşımının temsilcisi Wilhelm Wundt’tur. Bu yaklaşıma göre psikolojinin konu-
               su insan bilincini oluşturan ögelerdir. Bilinç, bireyin kendisinin ve çevresinin farkında oluşudur. Bilinci incelemek
               için kullanılan yöntem içe bakıştır. İçe bakış yöntemi, bir bireyin kendi iç dünyasını incelemesi ya da bir olay veya
               etki karşısında hissettiklerini ve fikirlerini dile getirmesidir.
                 İşlevselcilik ( Fonksiyonalizm): William James (Vilyım Ceyms), John Dewey (Con Duvey) yaklaşımın temsilci-
               leridir. Fonksiyonalizm yaklaşımına göre her davranışın bir işlevi vardır ve amacı çevreye uyum sağlamaktır. Çev-
               reye uyum sağlayan davranışlar ve düşünceler geliştirilmelidir.  Fonksiyonalizm yaklaşımı; düşünme, algılama ve
               öğrenme süreçlerine önem verir ve bu süreçleri açıklamaya çalışır.

                   Bütüncül (Gestalt) Yaklaşım: Bu yaklaşımın öncelikli ko-
               nusu algıdır. İnsanlar uyarıcıları bütün ve eksiksiz olarak algıla-
               ma eğilimindedirler. Bu yaklaşıma göre bütün, parçaların top-
               lamından farklıdır. Duyu organlarına gelen uyarıcılar gruplanır,
               yorumlanır ve örgütlenir. Max Wertheimer (Maks Verthaymır)
               algı üzerine yaptığı araştırmalarla Gestalt (Geştalt) psikolojisi-
               ni doğuracak olan gelişmelerin önünü açmıştır. Wertheimer,
               hareketin görsel algılanması sırasında nesnelerin art arda
               sıralandığını değil bir bütünün algılandığını fark etmiştir. Ör-
               neğin bir film seyredildiğinde tek tek film kareleri değil bütün
               bir hareket algılanmaktadır (Görsel 1.6). Psikolojik olaylar tekil
               ögelerin toplamı değil parçalanmaz bütünlerdir. Wertheimer,     Görsel 1.6:  Film kareleri
               bu bütünlere “Gestalt” adını vermiştir.



         16   PSİKOLOJİ BİLİMİNİ TANIYALIM
   1   2   3   4   5   6   7   8   9