Page 24 - Tarih 10 - Ünite 4
P. 24

BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI MEDENİYETİ






                 Kendini İlme Tahsis Eden Fâni, Bakidir.
                 Zihniyetiyle bir ayağı Şark’ta öteki Garb’ta olan büyük
                 hükümdar Fatih Sultan Mehmet, ilim adamına gös-
                 terdiği emsalsiz ilgi ve sevgi ile ilim adamının fikrî
                 özgürlük ve haysiyetini kurtarmıştı. İstanbul’a ayak
                 basar basmaz, Ayasofya’dan ve papaz odalarından ya-
                 rarlanarak mevcut binalarda, ilk medreseleri açmıştı
                 (Görsel 4.25). Ali Kuşçu, Ali Tusi ve Molla Zeyrek gibi
                 büyük hocaları bu müesseselerin başına getirmişti.
                 Fatih, seferlerde de âlimlerden bir kısmını berabe-
                 rinde götürür, bazen heyet hâlinde bazen de tek tek
                 onları yanına alır ve gittiği yerlerde boş zamanlarını
                 ilmî sohbetlerle geçirirdi. Fatih, gittiği memleketlerin
                 âlimleriyle de görüşürdü.
                 Padişah; âlimlerin nazını çekmekte, huysuzluk, titiz-
                 lik, geçimsizlik hatta kıskançlıklarını idare etmek-
                 te çok temkinliydi. Onun bu tahammüllü anlayışı,
                 ilmin özgürlüğüne ve şerefine en büyük hizmetti.                         Görsel 4.25
                 Onlarla sohbet eder, latifelerde bulunur, bilhassa            Medrese ortamı (Minyatür)
                 münazaralara karşı adeta tiryakilik gösterirdi. Padişahın yanına girerken âlimler, teşrifat
                 kurallarına uymak zorunda olsalar da Hatibzade gibi bazı âlimler değil padişahın elini
                 öpmek, huzurunda eğilmezdi. Fatih de bütün bunları hoş görerek müdahale etmezdi.
                 Toplantılarda âlimler oturur, ümera ayakta dururdu. Fatih, fazilet ve irfanı ile şöhret bulan
                 insanları İstanbul’a davet ederek hükûmet merkezini ilim ve fen durağı hâline getirmeye
                 çalışırdı. Bu yoldaki ulvi maksadını gerçekleştirmek için hiçbir fedakarlıktan çekinmez ve
                 hiçbir masraftan kaçınmazdı.
                 Fatih, tıpkı askerî fetihleri gibi bilgi adına açtığı savaşta da bir âlimler, sanatkârlar ordusu
                 tesis etmiş ve bu muhteşem kadronun başına da yine kendisi serdar olmuştu (Ayverdi,
                 1968, s.58-59’dan düzenlemiştir).
                Aşağıdaki soruları metinden yola çıkarak cevaplayınız.
                1. “Zihniyetiyle bir ayağı Şark’ta öteki Garp’ta” ifadesi ne anlama gelmektedir?

                2. Fatih Sultan Mehmet’in ilmin özgürlüğü ve şerefine yaptığı en büyük hizmet nedir?
                3. “Teşrifat” ne demektir?
                4. Fatih’in, İstanbul’un Fethi’nden sonra yaptığı ilk icraatlar neler olmuştur?
                5. Bir devletin bekasında, askerlerden oluşan ordu mu yoksa âlimler ve sanatkârlar ordusu
                   mu daha önemlidir? Neden?
                6. Metnin başlığı olan “Kendini ilme tahsis eden fâni, bakidir.” ifadesinin anlamı nedir?
                7. Fatih Sultan Mehmet’in ilim alanında ulaşmak istediği en büyük amaç nedir?
                8. Aşağıdakilerden hangisi toplantılarda âlimler otururken ümeranın ayakta durmasının
                   sebeplerinden biri olabilir?
                   A) Ulemanın şöhret sahibi olması
                   B) Yönetici kademelerinin genellikle ilmiye sınıfından seçilmesi
                   C) Ulemanın devlet kademelerindeki en üst sınıfı oluşturması
                   D) İlim adamlarına büyük hürmet gösterilmesi
                   E) Ümeranın devlet kademesinde daha alt seviyede yer alması



                                                                                                          119
   19   20   21   22   23   24