Page 23 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | 5.Ünite
P. 23

Duran    — Dur, dinle.. (Yöresine kulak verir. İleriye atılır. Durur.) Geliyorum öyleyse.. (Geri döner. Sah-
                     neden çıkacağı sırada.)
            Hatice    — (Girer) Duran! (Duran’a doğru koşar.) Nerelerdesin? (Duran, Hatice’ye doğru döner.) Bir saat-
                     tir aramadığım yer kalmadı. Yalnız ben değil bütün eşin dostun ardında. Hadi gel.. (Elini alır,
                     Duran’ı çekip götürmek ister.) Belediye alanını bir görsen hıncahınç! Kalkıp iniyor!. Hadi.. (Du-
                     ran’ın kımıldamadığını görünce kendisi de olduğu yerde kalır.) Gelmeyecek misin?
            Duran    — Hayır!
            Hatice    — Nasıl olur? Bütün kasaba Duran diye inliyor! İçiyor, eğleniyorlar. Yığınla armağan hazırlamış-
                     lar sana. Bak, yaşaları duyuyor musun? (Uzaktan hafif uğultular gelir.)
            Duran    — Eksik olmasınlar!
            Hatice    — Hadi gidelim. Sabırsızlanıyorlar. Az önce başkan belediyenin merdivenlerine çıktı konuştu;
                     kalabalığı yatıştırmak için. Başkanlığı devredecek, nişan takacak sana.
            Duran    — Ben kimseden bir şey istemedim.
            Hatice    — Sen istemesen de halk istiyor! Sen korkudan kurtardın, hiç yaşamadığı bir sevinç yaşattın
                     kasabaya. Başkanlık hakkın.
            Duran    — Yapamam!
            Hatice    — Neden? Neyin eksik?
            Duran    — Avcıyım ben! İyi avcıyım ama iyi başkan olamam! Uğraşamam o tür işlerle..
            (...)
                Duran Hatice ile vedalaştıktan sonra kimseye haber vermeden şenlikten ayrılır. Duran’ın belediye
             başkanlığı teklifini kabul etmemesinin üzerinden yirmi yıllık bir zaman geçer. Eski değerler yerini ye-
             nilere bırakmıştır. Duran’ın yakın arkadaşı İlyas artık atlara koşum yapmaz; turistik çanta, kemer, takı-
             larla uğraşır. Seyis Hüseyin İstanbul’a gitmiş, ün ve para kazanmıştır. Sefer’in salaş dükkânının yerini
             benzin istasyonuyla restoran almıştır. Duran’ın annesi Fatma Hanım ölmüştür. Duran hâlâ tutku ve ha-
             yallerinin peşindedir. Sevgisiz ve idealsiz yaşayamayan Duran, Güldü’yü unutmamakla birlikte Bahar
             adında genç bir kızı sevmektedir. Duran’ın iyi bir avcı olmasıyla gurur duyan Bahar, Duran’ı çok sevmek-
             tedir. İkisi evlenmeye karar verir. Duran ava giderken Bahar da annesine evlilik kararını bildirecektir.

                Aşağıda Duran’ın koca geyikle karşılaşıp onu vurmasını ve sevdiği insanlarla yaptığı veda konuş-
             masını okuyacaksınız.

                                                     İKİNCİ BÖLÜM
                                                    SEKİZİNCİ TABLO
                                                      KOCA GEYİK

                Dağda bir düzlük. Sahne aydınlandığında boştur. Koca geyik görünür. Sahneye girer. Hızla birkaç
             adım ilerler. Sonra yürüyüşü ağırlaşır, sahnenin ortasında durur, bakınır, havaya kulak verir, yerleri
             koklar, yine ilerler. Az sonra Duran görünür…
            Duran    — Gördüm seni! Bu kez kaçamazsın elimden.. (Geyiğin çıktığı yönden çıkar. Işıklar sahnenin
                     gerilerinde bir iki kez bir geyiği, bir Duran’ı gösterir. Geyik en son gerilerde bir kayanın üstünde
                     durur. Başka bir kayanın üstünde Duran görünür. Her iki kayanın altı uçurumdur. Duran çiftesi-
                     ni doğrultur, ateş eder. Vurulan geyiğin sesi duyulur. Duran’ın ucunda durduğu kaya yarılır, Du-
                     ran aşağılara yuvarlanır. Az sonra uçurumun dibinde, acılar içinde doğrulur. Sırtını bir kayaya
                     dayar. Köpeği gelir, yanında durur.) Vurdum! Ağır yaraladım.. (Acılar içinde) Kötüyüm.. (Eliyle
                     ağzını yoklar) Kan! (Mendilini çıkarır, kanı siler) Kurtulamam.. Kaldım, kayalarda kaldım.. Bu
                     iş bitti. (Güçlükle gülümser, köpeğini okşar) Ama vurdum! Dediğimi yaptım sonunda. Omuzuna
                     saplandı kurşunum. Elimle koymuş gibi biliyorum. Çok yaşayamaz ardımdan.. (Sahnenin birbi-
                     rinden uzak köşelerinde Bahar, İlyas Yarkın, Fatma Sarıca’nın yüzlerini aydınlatır ışıklar. Üçü de
                     kımıltısızdırlar) Baharım!
            Bahar    — Ben Güldü’yüm..
            Duran    — Gördün değil mi? Vurdum?
            Bahar    — Vuracaksın demiştim! Sezgilerimde yanılmam..
            Duran    — Hep uğur getirdin bana. Sevgili Baharım.






                                                                                                    225
   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28