Page 14 - Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi 11 | 7.Ünite
P. 14
7. Ünite
ÜNİTE ÖZETİ
İlk Türk devletlerinin bulunduğu coğrafyanın şartları, o bölgelerde yaşayan insanla-
rın hayatlarını etkilediği gibi o insanların spor anlayışlarını da şekillendirmiştir. Doğa ile
mücadele, Türklerin beden ve ruh sağlığını olumlu yönde etkilemiştir. Türk toplumunda
birlik ve beraberliğin sağlanmasında önemli rol oynayan spor, yiğitlik ve kardeşlik duygu-
larını da geliştirmiştir. Türkler; çevgan, okçuluk, binicilik, güreş, cirit, mızrak, gökbörü ve
avcılık gibi sporlarla ilgilenmiştir. Bu spor faaliyetleri Türk insanının mücadele yeteneğini
geliştirmiştir.
Spor faaliyetleri; Türkler için önemini hiç bir zaman yitirmemiş, İslamiyet öncesi dö-
nemde olduğu gibi İslamiyet’e geçişten sonra da spora büyük önem verilmiştir. Sporun
toplumsal hayat içerisinde yer edinmesi Türklerin hem güçlü bir bedene sahip olmalarını
hem de askerî alanda başarılı olmalarını sağlamıştır.
Türk İslam devletlerinde savaşa her an hazır olma gerekliliği; kişilerin bedensel hare-
ket yapma zorunluluğunu doğurmuş, bu durum küçük yaştaki çocukların spor sayesinde
savaş eğitimi almalarını zorunlu kılmıştır.
Önceki Türk devletlerinde olduğu gibi Osmanlı Devleti’nde de spor son derece önemliy-
di. Çünkü spor, bedensel gelişimin yanında ahlaki gelişimin sağlanmasına da büyük katkı
sağlıyordu. Centilmence yarışılması, yenilginin kabullenilmesi, yenenin tebrik edilmesi ve
yenilene teselli verilmesi, sporun kazandırdığı ahlaki değerler arasında yer alırdı.
Osmanlı Dönemi’nde yapılan sporlar, kendine has kurallarıyla sporcuları âdeta bir
eğitimden geçirmekteydi. Örneğin, okçuluk sporundaki kurallar sayesinde ok atan keman-
keşler, ruhsal ve bedensel açıdan terbiye edilirdi.
Diğer Türk devletlerinde olduğu gibi Osmanlı Devleti’nde de; güreş yapmak, cirit at-
mak, avcılık, atıcılık, okçuluk (kemankeşlik), binicilik (cündilik), kılıç kullanma, ağırlık kal-
dırma, gürz ve topuz kullanma gibi spor etkinlikleri, savaş öncesi idmanı olarak değerlen-
dirilmiştir.
Osmanlı’nın ilk dönemlerinde halk, sporu iyi bir savaşçı olmak için yapmıştır. Her ço-
cuk dört beş yaşından itibaren ata binmesini ve güreş yapmasını öğrenerek spora başlamış,
yedi yaşından sonra ok atmayı, biraz daha büyüyünce de ava gitmeyi, kılıç ve gürz kul-
lanmayı öğrenmiştir. Bu faaliyetler Türk çocuklarının hem bedensel gelişimlerini sağlamış
hem de savaş idmanı yapmalarına imkan tanımıştır.
Cumhuriyet Döneminde spor, Atatürk’ün özel gayretleriyle ileri bir düzeye gelmiştir.
Atatürk, Türkiye’nin gelişmesinde gerekli olan gücün ve enerjinin kaynağı olan güçlü be-
yinlerin sağlam vücutlar üzerinde taşınabileceğini bildiği için beden eğitimini ve spor konu-
sunu hükûmet programına almıştır. Atatürk, spor ile ilgili görüşünü şu veciz sözlerle ifade
etmiştir. “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.”
Yeni Türk devleti, sporun kurumsallaşması yönündeki ilk faaliyetini 1921 yılında ku-
rulan İdman İttifakı Heyeti Muvakkatesi ile gerçekleştirmiştir.
Türkiye, 1924 yılında gerçekleştirilen Paris Olimpiyat Oyunları’na davet edilmiş, Paris
Olimpiyat Oyunları; Türkiye Cumhuriyeti’nin olimpiyat oyunlarına ilk kez davet edildiği bir
organizasyon olmuştur.
Sonuç olarak, spor bireyin fiziki ve zihinsel yapısını olumlu yönde etkilemekle birlik-
te, bireyi sosyalleştirerek onda çevre bilincinin oluşmasına da katkı sağlamıştır. Toplu bir
şekilde yapılan sporlar yarışma ve kaynaşma aracı olarak, toplumda birlik ve beraberliğin
tesis edilmesini sağlamıştır.
248