Page 18 - DESEN 9
P. 18

1. ÜNİTE                                                                                                                                                                            DESENİN TANIMI VE ÇEŞİTLERİ


          1.1.2. Desen Çalışmalarında Görmek ve Görmenin Önemi

          Göze giren ışığın yansıttığı izlerle dış çevredeki ayrıntıların algılanmasına görme denir. Beş duyu orga-
          nından biri olan göz ile birçok şey öğrenildiği gibi birçok şeyin de farkına varılır.
          Görebilmek için ilk ve en önemli şart, ışıktır. Işığın olmadığı bir ortamda görüntü oluşamaz. Cisimlerin
          yüzeylerinden göze yansıyan ışın demetlerinin beyinde oluşturduğu görüntüye göre renk, şekil, boyut
          ve konum tarif edilir.

          Gözün ön kısmı kornea, iris, göz bebeği ve mercekten oluşur. Mercek görüntüyü retinaya odaklar. Re-
          tina, gözün arkasını kaplayan ışığa duyarlı zardır. Işık göze girdiğinde, gözün arkasındaki retinanın mer-
          kezinde küçük bir alan olan sarı nokta (makula) üzerinde odaklanır. Sarı nokta, ince ayrıntıları ve renkleri
          görmeyi, yüzleri okumayı ve tanımayı sağlayan merkezî ayrıntılı görüşten sorumludur (Görsel 1.3).







                           İris                                             Retina
                       Kornea
                       Mercek                                               Sarı nokta (Makula)


                   Göz bebeği
                                                                            Görme sinirleri




                                Görsel 1.3:  Gözün ve bölümlerinin ayrıntılı diyagramı
          Işık, retinadaki sinir hücrelerini uyardığında optik sinir yoluyla beyne mesajlar gönderir. İki gözden ge-
          len optik sinirler beynin içinde birleşir. Beyin; her bir optik sinirden gelen bilgileri kullanarak, iki gözden
          gelen görüntüyü birleştirerek tek bir görüntü hâline getirir.

          İnsan, algılarıyla dünyayı tanır ve kavrar. Algı farklı şekillerde açıklanabilir. Bu tanım ve açıklamalardan
          birkaçı şu şekildedir:
             •  Algı, duyu organları yardımıyla dış dünyadan toplanan her türlü duyumun bellekte şifrelenip
                depolandıktan sonra bir uyarıcıyla bu duyumların devreye girmesidir.

             •  Algı birikimdir. Öğrenmenin ve öğrenilenlerin davranışa dönüşmesinin temelidir.
             •  Algılama bireye göre değişen bir olgudur. Birey, amacına uygun algıyla çevresinden bilgi alır.

             •  Algı bilinçli farkına varma eylemidir. Bu duruma algıda seçicilik de denebilir.
          Sanatçı, eser üretirken algısından faydalanır. Bunun için düzen ve disiplin önemlidir. Sanatçının do-
          ğuştan gelen yeteneğini tecrübeyle, kültürel ve teknik hassasiyetle geliştirmesi kendisi ve sanatı için
          gerekli rahatlığı ve serbestliği sağlar.

          Görsel Algılama: Bir nesne görüldüğünde onun görsel algısı elde edilir. Görülen nesne; dış çizgileri,
          kitlesi ve rengi ile göz merceklerinden geçerek, beyin tarafından bir imge olarak kaydedilmektedir.
          Bu durum imgelerin zihinde anlamlandırıldığı bir süreç olarak da açıklanabilir. Ancak nesnelerin görü-
          nümlerinin dışındaki özellikleri, yaşantıya dayanılarak öğrenilmektedir. Görsel algılamanın son aşaması
          görsel uyaranın yorumunun beyinde gerçekleşmesidir.


          16
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23