Page 130 - GENEL SANAT TARİHİ 10
P. 130

GENEL SANAT TARİHİ

          ÜNİTEYE BAŞLARKEN



          1.  II. Dünya Savaşı ve sonrasında yaşanan gelişmelerin sanat dünyasına etkileri neler olabilir?

          2.  Savaşın yarattığı siyasi, ekonomik, psikolojik buhranın sanatçıların eserlerine yansımaları   neler
            olabilir?



                           5.1                 İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE

                                                   SONRASININ SANATI


          1939  yılında  başlayan  II.  Dünya  Savaşı,  1945’te  Japonya’nın  teslim  olmasıyla  sona  ermiştir.  Ancak
          yıllarca  süren  savaşın  ve  ABD’nin  Hiroşima’ya  attığı  atom  bombasının  psikolojik  etkileri  yıllarca
          devam etmiştir. II. Dünya Savaşı yıllarında uluslararası sanat ortamında yaşanan en çarpıcı değişim,
          sanatçıların ''Yeni Dünya'' olarak adlandırılan Amerika’da daha özgür bir çalışma ortamı bulmaları ile
          Avrupa merkezli sanatın Paris’ten New York’a taşınmasıdır. Yeni dünya düzenine kendini açan ve onu
          şekillendirmeye başlayan sanat, aynı şekilde yeni görüş tarafından şekillenmiş ve sınırları aşmıştır.
          Artık Amerikan sanatı, önceleri yer bulamadığı uluslararası arenada, özel ve kurumsal mali imkânlarla
          finanse edilmiş girişimler yoluyla başa geçmeyi başarmıştır.

          Soyut Dışavurumculuk (Soyut Ekspresyonizm)


          II. Dünya Savaşı ortamında Avrupa’dan kaçan sanatçıların Amerika’da bir araya gelerek 1945-
          1960’lar arasında soyut dışavurumcu resimler yapmasıyla ortaya çıkan soyut ekspresyonizm
          akımıyla  Amerika  ilk  kez  dünya  sanatında  etkin  olarak  yer  almıştır.  Savaşın  yarattığı  yıkım
          ortamından  kaçan  Max  Ernst  (Maks
          Ernst),  Salvador  Dali,  Piet  Mondrian,
          Marc  Chagall  (Mark  Şagal),  Naum  Gabo
          gibi  dadaist,  sürrealist  sanatçılar  yeni
          sanat  merkezi  hâline  gelen  New  York’a
          giderek oradaki Jackson Pollock (Ceksın
          Polok),  Mark  Rothko  (Mark  Rotko)  gibi
          çağdaş  Amerikalı  sanatçılarla  beraber
          ortak bir anlayış oluşturmuşlardır.
          Soyut dışavurumculuk, ressamların ger-
          çek  nesnelerin  temsiline  yer  vermeden
          kendilerini sadece renk ve şekillerle ifade
          ettikleri bir tür soyut sanattır (Görsel 5.1).
          Geometrik  soyutlamanın  düzenlenmiş
          form yapısını reddeden resim anlayışıyla
          birçok  sanatçı,  kendi  fizik  hareketlerini
          de yansıtan bir boyama stili geliştirmiştir.
          Savaş,  yaşam  düzeninin  sarsılması,
          rasyonel  düzenlere  olan  şüphe  ve  ki-
          şisel  bağımsızlığa  olan  istek  1960’lı
          yılların  ortalarına  değin  süren  bu  resim
          anlayışının temelini oluşturmuştur.
                                                    Görsel 5.1: İsimsiz 05, Willem de Kooning, 1982, Modern Sanatlar Müzesi,
                                                    New York


          128
   125   126   127   128   129   130   131   132   133   134   135