Page 131 - GENEL SANAT TARİHİ 10
P. 131

MODERNİZME YENİ BAKIŞ: 1945 VE SONRASI SANAT AKIMLAR

            Soyut ekspresyonizm akımının özellikleri:

            •   Akımın temsilcilerinde üslup özellikleri bakımından ortak yan çok azdır ve temsilcilerin paylaştıkları
                belirli bir kuramsal anlayış yoktur.

            •   Sanatçıların ortaklaşa bağlandıkları tek ilke; resim yapma işinin yaratıcı yönünü yüceltmek, resmin
                ne yöne gideceğini ve neyi anlatacağını resme başlamadan önce bilmeyi reddetmektir.

            •   Akım resmin meydana getiriliş sürecini ve bu süreç içinde resim biçimlerinin özgürce oluşumunu
                değerlendirir.

            •   Yer yer figürlerin görüldüğü eserlerin ortak noktası anlık çağrışımlar ve otomatizmdir.
            •   Eserler bilinçaltının sınırsız çağrışımları ve anlık düşüncelerle biçimlenmiştir.
            •   Kompozisyonlarda parçalar yerine bütünsellik önem kazanmıştır.

            •   Resimler oluşturulurken herhangi bir tasarım yapılmamıştır.
            1940’larda ortaya çıkan soyut dışavurumculuk, Avrupa’dan etkiler taşısın ya da taşımasın Amerikan
            üslubunun zaferini iyice pekiştirmiştir. Özgür Amerikan stilinde savaşın yol açtığı felaketler ve yıkımdan
            ziyade açıklığı ve siyasi olmayan içeriğiyle daha hafif ve soyut resimler tercih edilmiştir. 1948’lerde çıkış
            yapan soyut dışavurumculuk evrensele uzanan yeni bir dil olmuştur. Jackson Pollock, Franz Kline
            (Franz Klayn), Sam Francis (Sam Fransis), Mark Rothko soyut dışavurumculuğun en önemli sanatçıları
            arasındadır.

            XX. yüzyılın en önemli sanatçıları arasında gösterilen Amerikalı soyut dışavurumcu ressam Jackson
            Pollock (1912–1956) modern sanatın öncüleri arasında kabul edilmektedir.  Eserlerinde rahat ve özgür
            bir çizgi görülmüş, dışavurumculukla soyutun birleşiminden dolayı anlaşılması güç resimler yapmış,
            1950’lerin en parlak isimlerinden biri olmuştur.

            Pollock’un,  Kızılderililerin  sanatını,  kum  üstüne  yapılmış  resimleri  ve  totem  resimlerini  incelemesi
            sanatının  evriminde  büyük  rol  oynamıştır.  Ayrıca  Meksika  resim  sanatından  da  büyük  ölçüde
            esinlenmiş ama gerçek yolunu İkinci Dünya Savaşı sırasında başlıca gerçeküstücüler ile bazı Alman
            anlatımcıların New York’a gelmeleri sonucunda seçmiştir. Eserlerinde kullandığı damlatma tekniği
            (drip painting) Pollock’ın soyut resimden kurtulma araçlarından biri hâline gelmiştir. Damlatma tekniği
            ile boya karıştırma, fırça kullanımı gibi alışılagelmiş uygulamaları bir kenara bırakmış, yere serdiği
            devasa boyutlardaki tuval bezleri üzerinde hareket ederek boyayı dökme, damlatma, fırlatma suretiyle
            sonradan hareketli boyama (Action painting) resmi adı verilen resimler yapmıştır.

            Pollock damlatma tekniğiyle yaptığı devrimci resim tekniğini örnekleyen “Number 5” tablosu (Görsel
            5.2)  4×8  metrelik  bir  sunta  üzerine
            boyanmıştır.  Pollock;  siyah,  gri,
            beyaz,  kahverengi,  kırmızı  ve  sarı
            boyayı  damlatmış;  bir  görüntü
            temsil etmekten ziyade boyanın ve
            ressam  eylemlerinin  birleşimi  olan
            katmanlı, karmaşık bir kompozisyon
            oluşturmuştur.  Resmin  üzerindeki
            her  bir  boya  bir  hareketin,  şidde-
            tin,  haykırışın  sembolü  gibidir.
            Sanatçının  dünyaca  ünlü  tablosu
            2006  yılında  140  milyon  dolara
            satılmıştır.   Satıldığı   dönemde
            dünyanın  en  pahalı  resmi  unvanını
            almıştır.
                                               Görsel 5.2: Number  5, Jackson Pollock, 1948, Özel Koleksiyon


                                                                                                   129
   126   127   128   129   130   131   132   133   134   135   136