Page 133 - ÜÇ BOYUTLU SANAT ATÖLYE 11
P. 133

3. Ünite



                            Rölyefte Biçim Bozma (Deformasyon) ve Sadeleştirme
               11.3.6.
                            (Stilizasyon) Yöntemleriyle Soyutlama Uygulamaları

               “Soyut sanat diye bir şey yoktur. Her zaman bilinen bir şeyle başlamak zorundasınız. Sonradan gerçekliğin tüm
               izlerini silebilirsiniz.”
                                                                                                                                                          Pablo Picasso

                  Rölyefte Deformasyon


                  Deformasyon; biçimleri olağan görüntülerinden tamamen koparmadan daha güçlü bir etki yakalamak için
               abartarak  sunma işidir.
                  Sanat ürününde yer alan biçimler, ilişki kurulmak istenen ya da gönderme yaptıkları olağan dışı niteliklere
               dönüşerek her ne kadar sembolik ifadelerinden kopmamış olsa da farklı açılardan bakıldığında tanıdık olmayan
               görüntülere bürünür. Bu da sanatçının özgün düşünme becerisi sayesinde doğal ve bildik biçim sınırlarının dışına
               çıkabilmesi anlamına gelir.
                  Duygu ve anlatımın vurgulandığı, izleyiciyle iletişimin etkili olmasının amaçlandığı sanat disiplinlerinde biçim
               bozma yoğun olarak uygulanmıştır. Özellikle 20. yy.ın serbest yaklaşımı içinde Jacques Lipchitz [Jek Lips (1891-
               1973)], Picasso ya da H. Moore gibi birçok sanatçı biçim olanaklarını arttırmak için kaynakları doğa olsa bile biçim
               bozmayı bir araç olarak kullanmışlardır (Görsel 3.80, 3.81).

































               Görsel 3.80: Mandolinli Oval, Jacque Lipchitz, 1923,   Görsel 3.81: Müzik Enstrümanları, Jacques Lipchitz, 1924,
               Reina Sofia Müzesi, Madrid               Gallery Label


                  Nesneler biçimsel olarak eğildikleri yahut deforme oldukları durumlarda gerilim hissi verir. Bu durum verilmek
               istenen  düşünsel  ifadenin  görsel  etkiye  dönüşmesiyle  karşıtlık  duygusu  oluşmasına  yol  açar.  Maddi  biçim  bir
               gösterge özelliği kazanarak iletişim işlevi de gördüğünden nesnelcilik karşıtı, öz ile bağıntılı ve bireyselleşmiş bir
               ifade bütünlüğü içindedir.
                  Brecht [Biret (1898-1956)] biçimi sanatsal yaratımın bir ögesi olarak ele almasına karşın, biçimler yaratma
               çabası olan biçimcilikten ayrı bir yere koymuştur. Ona göre; sanatta biçim oldukça büyük rol oynar. Her şey değildir
               ama bir yana bırakıldığında bir yapıtı bozacak kadar önemlidir. Biçim; bir dış öge, içeriğe kazandırılan bir şey değil
               içeriğe öylesine aittir ki sanatçının kendisi dahi ona içerik gözüyle bakar. Çünkü bir sanat yapıtının yaratımında
               belli biçim ögeleri; sanatçının gözü önünde çoğu kez maddeyle birlikte, bazen de maddi olandan önce belirginleşir.








            130
   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137   138