Page 99 - TÜRK MÜZİĞİ TEORİ VE UYGULAMASI 10
P. 99

Türk halk müziği örnekleri, üçlü aralıktan başlayarak on ikili aralığa kadar ses genişliğinde olabilir.
                 Çoğunlukla bir insan sesinin sınırları içindedir. Ezgi yürüyüşleri, çoğunlukla yanaşık ve küçük değer-
                 li (kısa süreli) seslerden meydana gelir.

                 Türk halk müziği sazları; telli (yaylı ve mızraplı), nefesli, ritim çal-
                 gılar  olarak  3  grupta  toplanabilir. Telli-mızraplı  çalgılara  bağlama
                 ailesi (meydan sazı, divan sazı, bağlama, âşık sazı, tambura, cura),
                 tar; telli-yaylı çalgılara Karadeniz kemençesi, tırnak kemane, kabak
                 kemane  örnek  verilebilir  (Görsel  2.1).  Nefesli  (üflemeli)  çalgılara
                 dilli-dilsiz kaval, zurna, mey, sipsi, çığırtma, çifte kaval, tulum; ritim
                 çalgılarına ise davul, tef, darbuka, koltuk davulu, kaşık, çalpara, zil,
                 zilli maşa örnek verilebilir (Görsel 2.2).
                 Uzun hava ve kırık hava formlarında yöresel özellik gösteren türler
                 bulunmaktadır. Bunlardan halk müziğinde en çok kullanılan formlar;
                 türküler, yol havası, horon, zeybek, gurbet havası, halay, maya, boz-
                 lak, barana havaları olarak sınıflandırılabilir.                            Görsel 2.1: Tar


                                               Türk halk müziğinin en bilinen ve en çok kullanılan formu olan tür-
                                               kü, 12. yüzyıl Farsçasında Türk’e ait ve Türk’e mahsus anlamına
                                               gelen ‘Türkî’den gelmiştir. Türk sözcüğüne, bir aidiyet eki olan (i)
                                               ünlüsünün eklenmesiyle Türkçe telaffuza uydurulmuştur.

                                               Türkü, aynı zamanda Türk halk edebiyatında bir şiir türünün adıdır.
                                               Bu tür, çoğunlukla hece vezni, az da olsa aruz vezni ile yazılmış söz-
                                               lerin, kolay anlaşılabilir bir şekilde ezgilendirilmesi sonucu oluşur.
                     Görsel 2.2: Zurna ve Davul

                 Türküler yörelerine göre Azeri türküleri, Karadeniz türküleri, Konya türküleri, Rumeli türküleri, Teke
                 yöresi türküleri ve Yozgat türküleri isimlerini alabilir.

                 Türküleri belli bir sistematiğe oturtarak sınıflandırmak zordur. Ancak genel hatlarıyla türküler, kay-
                 naklarına göre ve içeriklerine göre sınıflandırılabilir:

                 Kaynaklarına Göre Türküler

                 Türküler iki başlık altında incelenebilir. Kim tarafından yakıldığı belli olmayan türkülere anonim
                 türküler denir. Anonim türküler; bazen elemi, kederi, yası ağıt olarak; bazen özlemi, ayrılığı kına
                 havası olarak; bazen de neşeyi, sevinci düğün havası olarak yansıtır. Bu ezgiler mekan içinde yayılır,
                 zaman içinde derinleşir.

                 Ozan, saz şairi, halk şairi veya âşık dediğimiz kişiler tarafından üretilen ve onların adını veya mahla-
                 sını üzerinde taşıyan, eserlerin saz eşliğinde doğaçlama çalınıp söylenmesiyle meydana gelen türkü-
                 lere ise âşık ağzı türküler denir. Âşık, hem kendi yakımlarını hem de başka âşıkların eserlerini sazı
                 eşliğinde kulaktan kulağa, kuşaktan kuşağa aktaran bir sanatçıdır. Aşk, muhabbet, gurbet, nasihat,
                 kahramanlık, savaş, tabiat ve övgü konulu türküler; âşıkların repertuarını oluşturur. Bu türkülerde
                 kullanılan makamlarda hüseynî birinci sırada yer alır. Uşşak, muhayyer, karcığar, hicaz, rast, kullanı-
                 lan diğer makamlar arasındadır.






                                                                                 TÜRK HALK MÜZİĞİ BİLGİLERİ    97
   94   95   96   97   98   99   100   101   102   103   104