Page 15 - ÇALGI TOPLULUKLARI (TÜRK SANAT MÜZİĞİ) | 11
P. 15

ÇALGI TOPLULUKLARINA GİRİŞ





                     ÜNİTEYE BAŞLARKEN


                   •  Bildiğiniz çalgıların adlarını sayınız. Sizce bu çalgılardan hangileri Türk müziğinde kullanılmaktadır?


                   •  Müzik konusunda yetenekli olduğunu düşünen bireyler, yeteneklerini geliştirmek için sizce hangi kurumlarda
                      eğitim alırlar? Çevrenizde bu amaçla açılmış kuruluşlar var mı? Tartışınız.




                                                 1.1. ÇALGI TOPLULUKLARI İLE İLGİLİ TEMEL BİLGİLER


                                                 Türkler yaşadıkları geniş coğrafi alan sebebiyle farklı topluluklarla etkileşime
                                              girmiştir. Türk müziği de ilk çağlardan itibaren kaynaklarını farklı uygarlık ve coğ-
                                              rafyalardan besleyerek derin bir geçmişe sahip olmuştur. Türk müziğinin yerleşik
                                              kuralları XV. yüzyılda geliştirilmiş ve eserler Türkçe olarak yazılmaya başlanmıştır.
                                              Çalgılar da bu süreçte değişim ve gelişim göstermiştir. XIX. yüzyılın başına kadar
                                              müzik eğitiminde nota başta olmak üzere eğitim materyali kullanılmadan meşk
                                              yöntemiyle gerçekleştirilmiş; günümüzde nota, metod, kuram, ses ve görüntü
                                              teknolojisi ve bu sahaya ait materyallerin kullanılmasıyla hem öğrenim süresi
                                              kısalmış hem de öğrenim kolaylığı yakalanmıştır.



                                                 Türk Müziği Tarihinde Kurulan Mûsiki Cemiyetleri



                                                 Tarih boyunca müzik eğitimi veren kurumlar var olmuştur. Türklerde müzik
                                              eğitiminde özellikle askerî müzik okulları önemli olmuş; bu müzik okulları Hun-
                                              lar zamanında “tuğ”, Selçuklular Dönemi’nde “tabılhane/nevbethane” daha
                                              sonraları “mehterhane” adını almıştır. Geleneksel üflemeli ve vurmalı çalgılarla
                                              icra edilen mehter müziği, Batılı bestecilerin ilgisini çekmiş; “Türk stili” anlamına
                                              gelen “alla turca” stil Avrupa’da yaygınlaşmıştır. Haydn (Haydın), Mozart (Motzart),
                                              Beethoven (Beythofın), Weber (Veber) , Brahms (Bırams) gibi besteciler; “alla tur-
                                              ca” stilde eserler yazmışlardır. II. Mahmut Dönemi’ne gelindiğinde 1826 yılında
                                              mehterhane kapatılmış, bir yıl sonra “Muzıka-yi Hümâyun” kurulmuş, teşkilatın
                                              başına Napolyon’un bando şefliğini üstlenen Giuseppe Donizetti’nin (Cuzeppe
                                              Donizetti) getirilmesiyle Türk müziğinde makam terkipleri, usul bölümlemeleri,
        1. ÜNİTE                              yapılar ve formlar açısından değişim görülmüştür. Osmanlı Devleti’nde
                                              mehterhanenin dışında Mevlevihane, enderun, özel meşkhaneler ve mûsiki
                                              esnafı loncaları gibi kurumlarda da müzik eğitimi verilirdi. Mûsikiye yeteneği olan
                                              çocuklar, saz ve ses sanatkârı olmaları için enderunun meşkhane bölümünde
                                              eğitime alınırdı. Burada musiki ilmi, ses ve saz eserleri repertuarının icra
                                              üsluplarının kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlayan Türk musikisi geleneğindeki
                                              meşk sistemiyle usta hocalardan talebelere aktarılırdı. Enderunda 18 yıl santur
                                              çalmış olan Leh asıllı Ali Ufkî Bey (1610-1680?) sarayda çalınıp söylenen yüzlerce
                                              eseri notaya alarak iki defterde toplamıştır. Nota mucidi, mûsiki edvarı yazarı
                                              Dimitrie (Dimitri) Cantemir (1673-1723) birçok besteyi notaya alarak yok olmaktan
                                              kurtarmıştır. Bünyesinde musiki ile tedavi hizmetleri veren hastane de bulunan
                                              enderun, 1908 yılında kesin olarak kapatılmıştır.1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilan
                                              edilmesiyle mûsiki cemiyetleri ve konservatuarlarda devam etmiştir.



            14
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20