Page 16 - TÜRK HALK MÜZİĞİ TEORİ VE UYGULAMASI | 11
P. 16

Alman müzik bilimci Hugo Riemann (Riman), halk müziği kapsamında olan ezgileri şu

             şekilde sınıflandırmıştır:


             Ezgi ve sözleri kimin tarafından yapıldığı belli olmayanlar yani anonim yapıda olanlar, birçok
             nedenle halk tarafından benimsenmiş ve halk ezgisi ifadesine bürünmüş olanlar, halk diliyle
             oluşmuş ezgisel ve uyumsal yapısı kolayca anlaşılan, belleğe kolayca yerleşen, popüler

             (herkes  tarafından  benimsenen  ve  tutulan)  özellik  taşıyan  halk  müziği  kapsamında  olan
             ezgilerdir.


             Amerikalı müzik bilimci Jeff Todd Titon’a (Cef Tod Titon) göre halk müziği; Geleneksel
             olan ve bölgesel etnik bir temele dayalı küçük gruplar arasında sıkça çalınan, sözlü aktarımlar
             içeren, çoğunlukla da gündelik yaşamdaki yüz yüze iletişim aracılığıyla toplumsal etkileşimi

             vurgulayan müzik türlerini kapsamaktadır.

             İngiliz müzik bilimci Prat’a (Prad) göre halk müziği; Köylü ve halk arasından çıkıp gelenek

             hâline gelen ezgilerdir.

             Türk halk bilimi araştırmacısı Halil Bediî Yönetken’e göre Türk halk müziği; “Folklorik

             ve  anonim  bir  karakter  taşıyan  çok  zengin  bir  müziktir.”  Makamsal  ve  ritimsel  yönden
             olduğu  kadar  yapı  ve  form  bakımından  da  büyük  bir  özellik  ve  estetik  taşımaktadır.
             Kaynağı belli değildir. Türk köylüsünün, Türk aşiretlerinin ve Türk âşıklarının müziğidir.


             Cumhuriyetle birlikte Türk müziğinde yeni arayışlara başlanmış, Türk halk müziğinin dün-
             yaya açılabilmesi için bilimsel araştırmalar yapılmıştır. Kültür ürünlerimiz içinde önemli

             bir yeri olan Türk halk müziği ve Türk halk ezgilerinin incelenerek kayıt altına alınması
             için derleme çalışmaları yapılmıştır. 1925 yılında başlayan ilk derleme çalışmaları Ma-

             arif Vekâleti tarafından yöntem açısından sakıncalı bulunarak durdurulmuştur. 1926’da
             başlayan Dârülelhan derlemeleri, Türk Ocakları ve Halk Evleri’nin katkıları ile büyük bir
             arşive dönüşmüş olan TRT derlemeleri ile kültürün devamlılığını sağlamada çok önemli

             bir  yer  tutmuştur.  Bu  yıllarda  kitle  iletişim  araçları  gelişmeye  başlamıştır.  Önce  radyo,
             sonra televizyonun toplum hayatında yer almasıyla Türk halk müziği programları daha

             da yaygınlaşmıştır. Böylece Türk halkının kültürel anlamda birbiriyle iletişimi kolaylaşmış,
             ortak bir etkileşim ile halkın kültürel gelişimine katkı sağlanmıştır. Bu kapsamda 1940’lı
             yıllarda Muzaffer Sarısözen’in Yurttan Sesler Topluluğunu kurması, tek kişilik çalma ve
             söyleme ozanlık geleneği yerine toplulukların ve kurumsallığın benimsenmesine ilişkin

             en önemli gelişmedir. Yeni arayışların temel göstergelerinden biri olarak kabul edilen bir
             diğer önemli gelişme de tek seslilik geleneği olan Türk halk müziğinin çok sesli seslendi-

             rilmeye başlanmasıdır. Böylece halk ezgileri, Batı müziği armoni kuralları ile işlenerek dış
             dünyaya sunulabilecektir. Bu dönemde yine Türk müziği armoni kurallarını Türk müziğinin




                                                            15
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21