Page 19 - TÜRK HALK MÜZİĞİ TEORİ VE UYGULAMASI | 11
P. 19

1936 yılında derleme gezisine Türkiye’ye çağırılan Macar müzikolog Bela Bartok’la birlikte
            A. Adnan Saygun, U. Cemal Erkin ve N. Kazım Akses katılmıştır. Bu gezi, Çukurova’da
            gerçekleşmiştir.  Mersin,  Adana  merkez,  Karaisalı  ve  Osmaniye’nin  Çardak  köyünde
            gerçekleşen bu derleme çalışmasıyla türküleşen Dadaloğlu şiirleri ilk kez kayıtlara geçmiş;
            böylece türkü hikâyelerinin araştırılmasında da önemli bir aşama kaydedilmiştir.


            Cumhuriyet döneminde Türk halk müziği araştırma ve incelemelerinde önemli katkıları olan
            bir diğer kişi de tarih ve dil araştırmacısı olan Gültekin Oransay’dır (1930-1989). Oransay,
            derleme gezilerini 1970’li yıllarda Kars ve Gaziantep gibi bölgelerde yapmış ve 1976 yılında

            da  İzmir’de  Ege  Üniversitesi  Güzel  Sanatlar  Fakültesinde  küğbilim  bölümünü  kurmuştur.
            Müzik  kelimesini  “küğ”  olarak  ifade  eden  Oransay;  Bağdarlar  Geçidi,  Atatürk  ve  Küğ
            eserleriyle literatürde yerini almıştır.




            1.1.2. Türk Halk Müziğinin Kültürel Özellikleri


            Bir yöreye özgü olan ritim ve ezgi gibi müzik ögeleri, diğer yörelerdeki müziklerle benzerlik
            göstermekte  ve  gittikçe  zenginleşerek  zamana  ve  mekâna  yayılmaktadır.  Türkülerde
            tamamıyla doğal ve toplumsal konular işlenmektedir. Türküler yaşanan olaylara, olayların

            geçtiği coğrafi bölgeye ve konularına göre değişiklikler gösterebilir. Türkülerin ritimlerinde
            (usullerinde),  ses  genişliklerinde,  ezgi  yapılarında,  konularında,  yörelere  göre  değişen
            söyleme (ağız) ve çalma özelliklerinde görülen bu durum , bölgeden bölgeye, şehirden şehre
            hatta bazen köyden köye değişebilmektedir. Genel olarak ‘tavır’ adı verilen bu anlatım şekli,

            aynı zamanda Türk halk müziğinin ne kadar zengin olduğunu göstermektedir.

            Türk halk müziği eserleri genellikle gerçek hayatta yaşanmış olaylar sonucunda oluşmuştur.
            Dinî konular, sevda türküleri, oyun havaları, esnaf türküleri, zanaat havaları, kahramanlık

            türküleri,  serhat  türküleri,  çiftçilikle  ilgili  ekin,  harman  türküleri,  sohbet  havaları,  maniler,
            koşmalar,  hoyratlar,  düğün  havaları,  kına  havaları,  yiğitlemeler,  koçaklamalar,  destanlar,
            öğütler,  ağıtlar,  övgüler,  taşlamalar,  ninniler,  iş  ve  meslek  türküleri,  seferberlik  türküleri,
            imece türküleri gibi türkülere Türk halk müziği içinde rastlanmaktadır.


            Türk  halk  müziğinin  beslendiği  en  önemli  iki  kaynak,  âşıklar  (halk  ozanları)  ve  türkü
            yakıcılarıdır.  Türkülerin  biçim  ve  konu  bakımından  gelişmesinde,  yakılmasında  veya

            yayılmasında saz şairlerinin, halk ozanlarının, âşıkların ve türkü yakıcıların önemli katkıları
            bulunmaktadır. Onlar; iyi ahlaklı, erdemli, topluma faydalı kişiler olup aynı zamanda saygı,
            sevgi dolu fertler kazandırmada, yurt, millet ve bayrak sevgisini aşılamada, alçak gönüllü
            ve mütevazı olmada, arkadaşlığın ve candan öte dostluğun farkını hatırlamada etkili olan

            şahsiyetlerdir.







                                                            18
   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24