Page 259 - ÇALGI TOPLULUKLARI (BATI MÜZİĞİ) 12
P. 259
5.1. ÇAĞDAŞ KLASİK
TÜRK MÜZİĞİ ESERLERİ
HAZIRLIK SORULARI
1. Cumhuriyet’in ilanından sonra Çağdaş klasik Türk müziğindeki
gelişmeler nasıl olmuştur? Düşüncelerinizi paylaşınız.
2. Çağdaş Dönem’deki ulusal müzik akımlarının Çağdaş klasik
Türk müziğine etkileri sizce nasıl olmuştur?
3. Cumhuriyet’in ilanından günümüze kadarki süreçte Türk müzi-
ğindeki gelişme ve değişimler hakkındaki düşüncelerinizi söy-
leyiniz.
ÇAĞDAŞ KLASİK TÜRK MÜZİĞİ
Türkiye’de çağdaş Klasik Türk Müziği, Cumhuriyet Dönemi’nden sonra önemli gelişmeler kaydetmiştir.
Bu gelişmelerin izleri Cumhuriyet öncesi dönemde görülmeye başlanmıştır. Avrupa ile Osmanlı arasında
müzik alanında kültürel etkileşim çeşitli şekillerde gerçekleşmiştir. 1826 yılında 2. Mahmut, Muzıka-i Hü-
mayun’u oluşturmuş; yönetimine de Giuseppe Donizetti’yi (Cuseppe Donizetti) getirmiştir. Osmanlı Döne-
mi’nde Sultan Abdülaziz, ilk kez çok sesli beste yapan padişah olarak bilinir. Donizetti’nin ardından Guatelli
Paşa, Türk şarkılarını armonize etmiş ve marşlar bestelemiştir. Bunlardan biri de Osmaniye Marşı’dır. Mus-
tafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet Dönemi ile birlikte Türk ulusunun özgün sanatını oluşturmayı hedeflemiştir.
Özünü Türk halk ezgilerinin oluşturduğu çağdaş ve evrensel müziğin geliştirilmesini öngörmüştür. 1917
yılında kurulan Darülelhan, Cumhuriyet ile birlikte 1923 yılında “Konservatuvar”a dönüştürülmüş; burada
Türk ve Batı müziği eğitimi birlikte verilmeye başlanmıştır. 1934 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinin açı-
lış konuşmasında M. Kemal, Türk ulusal musikisinin evrensel düzeyde yerini almasını istemiştir. A. Adnan
Saygun, C. Reşit Rey, N. Kazım Akses, H. Ferit Alnar, U. Cemal Erkin, H. Bedii Yönetken, Ferhunde Erkin
ve Mahmut Ragıp Gazimihal gibi ünlü isimlerden bir komisyon kurulmuştur. Bu komisyonun amacı, halk
şarkılarını Batı tekniğiyle seslendirmektir.
Çağdaş Türk müziğinde “Türk Beşleri” olarak adlandırılan A. Adnan Saygun, C. Reşit Rey, N. Kazım
Akses, H. Ferit Alnar, U. Cemal Erkin; ailelerinde Türk müziği dinleyerek yetişmiş, eğitim yoluyla çok sesli
müziği tanımış ve gittikleri Avrupa ülkelerinden öğrendikleri bilgileri kendi eserlerinde uygulamış besteciler-
dir. Onlar; bestecilikleri kadar eğitimci, müzik kurumlarının kurucusu, çalgı ustası, orkestra şefi olarak da
hizmet vermiştir. Cumhuriyet Türkiyesi’nde müzik sanatının dünya ölçütlerinde kimlik kazanmasına katkıda
bulunmuşlardır. Ortak amaçları; Türk müziğinin makamsal, ezgisel ve ritimsel yapısından yararlanarak Batı
biçim ve tekniği ile eserler ortaya koymaktır.
Batı tekniğinin Türkiye’de uygulandığı ilk eğitim kurumu Saray Bandosudur. 1924’de Ankara’da Musiki
Muallim Mektebi kurulmuş; 1926 yılında İstanbul’da Darülelhan adıyla açılan konservatuvar, İstanbul Bele-
diye Konservatuvarına dönüştürülmüştür. Cumhuriyet’in ilanından sonra “Riyaset-i Cumhur Musiki Heyeti”
adını alan topluluk, 1932 yılında Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmış ve ismi “Riyaset-i Cumhur Filarmoni
Orkestrası” olarak Atatürk tarafından değiştirilmiştir.
258