Page 44 - THM TEORİ VE UYGULAMASI (ORTAK-TSM) 12
P. 44
OKUMA METNI
SARIKAMIŞ AĞIDI
Toplumun kültürel özelliklerini en çok yansıtan müzik türü, şüphesiz halk müziğidir. Halkın içinde doğ-
muş ve gelişmiş olan bu müzik, o toplumun dili, aynası ve kimliği durumundadır. Türk halk kültürü, Türkle-
rin yayılmış olduğu üç kıtalık geniş coğrafyada yatan engin tarihten gücünü alır. Türküler; bu kültürün en
değerli ürünleri, ayakları bu topraklara basan, bu topraklarla yoğrulmuş insanların canlı tarihidir. Anadolu
insanını anlamak için türküleri anlamak gereklidir. Anadolu’ya ait her şey türkülere yansımıştır. Türküler; çe-
şitli duygu ve durumları ifade etmenin yanı sıra tarihsel olayları, sosyoekonomik şartları, kültürel değişimleri
yansıtır; başka kaynaklarda söylenmemiş duygu ve olayları dillendirir, deneyimleri anlatır. Kimi zaman da
tarih kitaplarının söz etmediği detayları aktarır.
Kars, Sarıkamış, Allahuekber Dağları
22 Aralık 1914 - 30 Aralık 1914…
8 günde şehit olan on binler…
Elbette her Türk Sarıkamış harekâtını bilir. Anadolu coğrafyasında yaşayan insanlardan bir parça bu
karlı dağlarda kalmıştır. 22 Aralık 1914 tarihinde Rus ordusuna karşı harekât başladığında bölgede 1,5-2
metreyi bulan kar ve aşılması zor olan engellerden dolayı pek çok askerimiz aç ve cephanesiz kalmış, has-
talanmış ve bu karlı dağlarda şehitlik mertebesine ulaşmıştır. Bu sebepten Sarıkamış’a çok az sayıda asker
ulaşabilmiştir. Ağır kış şartlarında askere yiyecek, içecek ve mühimmatın ulaşmaması gibi unsurlar eklenin-
ce 120000 kişiyle savaşa giren ordu 15-20 gün içerisinde 15000’e düşmüştür. Enver Paşa’nın komutasında
olan Türk ordusu 30 Aralık 1914 tarihinde geri çekilmek zorunda kalmıştır (Görsel 1.9).
Tarih kitapları; kocasını Sarıkamış’ta, Allahuekber Dağları’nda donarak ölmeye gönderen gelinlerin baş
başa verip sabahlara kadar ağladığından, kızların ve gelinlerin tarlaları sürmek zorunda kaldığından söz
etmez. Cephede elinde silahıyla donup kalanlar, tifüs ve kolera yüzünden ölümle pençeleşenler, doktorsuz-
luk, ilaçsızlık sonunda ölen Mehmetçikler… Bir yandan hayatını kayınbaba ve kayınvalidenin yanında geçi-
ren gelinler... Elbette savaş bu. Gidilip de gelinir mi bilinmez… Gelinmezse çocuklar öksüz, genç gelinler ise
dul kalacaktır. İşte bütün bu dokunaklı durumlar türkülerde, ağıtlarda dile getirilmiştir. Sarıkamış felaketi ile
ilgili birçok ağıt yakılmıştır. Bu ağıtların en meşhuru, Çukurova yöresine ait olan ve Avşar Gelini Zala Hatun
tarafından yakılandır. Üçü kız, dokuzu erkek toplam on iki çocuk annesi olan Zala Hatun’un dokuz oğlun-
dan sekizi cephelere gider ve geri dönmezler. Geriye topal olduğu için askere alınmayan bir oğlu ve üç kızı
kalır. İşte Zala Hatun da daha sonra Âşık İmamî, Gül Ahmet, Musa EROĞLU ve daha niceleri tarafından
seslendirilecek olan şu ağıtı yakar:
Sarıkamış Altınbulak
Soğanlı’yı biz ne bilek
Bizim uşak gökçek gezer
Ağca zıbın gara yelek
Yüzbaşılar binbaşılar
Tabur taburu karşılar
Yağmur yağıp gün değince
Yatan şehitler ışılar
Gözünü sevdiğim Eşe
Tekerim dayandı taşa
Seferberliği durdurun
Elin öpem Enver Paşa
42