Page 115 - TÜRK VE BATI MÜZİĞİ TARİHİ 12
P. 115
9. ÜNİTE
1924 yılında açılan Musiki Muallim Mektebi, 1936-1938 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuvarı ile aynı
çatı altında eğitime devam etmiştir. 1938 yılında ise Gazi Eğitim Enstitüsüne bağlanarak konservatuvar bünye-
sinden ayrılmıştır. Eduard Zuckmayer’in yöneticiliğini yaptığı bu okul, zaman içinde Avrupa standartlarında bir
kurum hâline gelmiştir. Gazi Eğitim Enstitüsü, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi adıyla günümüzde de eğitim ver-
meye devam etmektedir (Görsel 120).
Görsel 120: Gazi Eğitim Fakültesi Orkestrası ve Korosu
Cumhuriyet’in ilk yıllarında müzik inkılabını gerçekleştirebilmek için Batı müziğini bilen müzisyenlere ihtiyaç
duyulmuştur. Bu ihtiyacı karşılayabilmek için de yetenekli öğrenciler devlet bursu ile Avrupa’ya gönderilmiştir.
Bu öğrenciler, Avrupa’nın Viyana ve Paris gibi önemli müzik merkezlerinde eğitimlerini tamamlamıştır. Yurda dö-
nen ilk kuşak, ülkedeki müzik kurumlarının oluşmasına öncülük etmiş ve bu kurumlarda eğitim vererek sonraki
kuşakları yetiştirmiştir. “Harika Çocuk” yasası ile kanunlaştırılan yetenekli öğrencilerin devlet bursu ile yurt dışına
gönderilme uygulaması, uzun süre devam etmiştir.
Cumhuriyet ile birlikte Türk halk müziği derleme çalışmalarına da önem verilmiştir ve Darülelhan bu alandaki
ilk çalışmaları yapan kurum olmuştur. Darülelhanın yanı sıra Ankara Devlet Konservatuvarında da derleme ve halk
müziği arşivi oluşturma çalışmaları yapılmıştır. Dönemin önde gelen müzik adamlarıyla birlikte derleme gezilerine
katılan Macar Besteci ve Müzikolog Bela Bartok, Türk halk ezgilerinin derlenmesi çalışmalarına önemli katkılarda
bulunmuştur.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında çok sesli müziği halkla buluşturmak için birtakım çalışmalar yapılmıştır. 1927 yılın-
da İstanbul Radyosu, akabinde Ankara Radyosu yayın hayatına başlamış ve bu radyoların yayınlarında klasik Batı
müziği eserlerine yer verilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası yurdun çeşitli yerlerinde konserler vererek
çok sesli müziği halkla buluşturmuştur. Farklı şehirlerde açılan “halk evleri", halkı müzik konusunda eğitmenin yanı
sıra çok sesli müziği tanıtıp benimsetmeyi de amaçlamıştır.
9.1.3. Çok Sesli Türk Müziğinin Özellikleri
Çok sesli Türk müziğinin temel ilkeleri oluşturulurken Avrupa müziğine benzer bir müzik oluşturmak veya Ba-
tı’nın müzik eserlerini doğrudan alıp icra etmek düşünülmemiştir. Cumhuriyet ile birlikte ulusalcı bir yaklaşım ser-
gilenmiş ve ulusal bir müzik oluşturmak hedeflenmiştir. Bu nedenle geleneksel Türk müziği unsurları, Batı müziği
tekniklerinden yararlanılarak değerlendirilmiştir.
Cumhuriyet ile birlikte gelişen çok seslilik sürecinde Anadolu’nun yüzlerce yıllık kültür mirasından faydalan-
mak ilke edinilmiştir. Derleme çalışmaları ile kayıt altına alınan halk ezgileri bu doğrultuda değerlendirilmiştir. Pek
çok halk ezgisi çok sesliliğe uyarlanmıştır. Türk sanat müziği ile Türk halk müziğinin ezgi, makam ve ritim ögelerin-
den yararlanılarak yeni eserler üretilmiştir.
Çok sesli Türk müziği bestecileri, Cumhuriyet Dönemi boyunca iki farklı üslupta eser besteleme eğilimi gös-
termiştir. Bu üslupların birincisi, halk ezgilerinin ve ritimlerinin etkisiyle yalın armoniler kullanılması; ikincisi ise
evrensel unsurların öne çıktığı karmaşık armonilerde yöresel özelliklerin hissettirilmesidir. Bazı besteciler bu üs-
luplardan sadece birine yönelirken bazıları her iki tarzda da eser bestelemiştir.
ARAŞTIRALIM PAYLAŞALIM
Çok sesli Türk müziği eserlerine ait ses ve video kayıtları bulunuz. Bulduğunuz eserleri dinleyerek hangi
üslupta bestelenmiş olduklarına ilişkin tespitlerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
114 TÜRKİYE’DE ÇOK SESLİ MÜZİK