Page 112 - TÜRK VE BATI MÜZİĞİ TARİHİ 12
P. 112
9. ÜNİTE
Mızıka-i Hümayun, Donizetti döneminden itibaren bir müzik okulu hâline gelmiştir. Bu okulda bando, orkestra,
tiyatro, dinî müzik, fasıl takımı, orta oyunu ve Karagöz gibi hem modern hem de geleneksel sanatlarla ilgili bölüm-
ler yer almıştır. Öğrencilerin yan flüt, piyano, armoni, çalgı bilgisi, Avrupa müziği ve kompozisyon eğitimlerini biz-
zat kendi veren Donizetti, onlara Batı müziği notalarını öğretmiştir. Mızıka-i Hümayunda ders vermesi için Avrupalı
müzisyenleri davet etmiş, Avrupa’dan çok sayıda enstrüman getirtmiştir. Osmanlıda çalgı yapımının gelişmesiyle
birlikte okulun müzik topluluklarında yerli çalgılar da yer almıştır.
Osmanlının Batılı anlamdaki ilk marşları olan Mahmudiye Marşı ve Mecidiye Marşı, Sultan II. Mahmut ve Sultan
Abdülmecit dönemlerinde Donizetti tarafından bestelenmiştir. Mahmudiye Marşı 11 yıl, Mecidiye Marşı ise 22 yıl
boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun millî marşı olarak kullanılmıştır.
Giuseppe Donizetti’nin vefatından sonra Mızıka-i Hümayunun yöneticiliğine Callisto Guatelli (Kalisto Gutelli)
getirilmiştir. Bestelediği marşlarla sarayın ve halkın oldukça ilgisini çeken Guatelli, çok sesli Batı müziğinin benim-
senmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Görev yaptığı süre içerisinde millî eserlerin çok sesli düzenlemelerini
yapmış ve öğrencilerini millî kaynaklardan yararlanmaya teşvik etmiştir.
Mızıka-i Hümayunun gelişim sürecinde Sultan II. Abdülhamit Dönemi büyük önem taşımaktadır. Bu dönemde
Mızıka-i Hümayuna opera ve operet bölümü eklenerek Sultan Abdülmecit’in opera eğitimi konusunda bulundu-
ğu girişimler kalıcı hâle getirilmiştir. Batı müziğine gösterilen ilgi artmış, çok sesli vokal müzik konusunda birtakım
çalışmalar başlamıştır. Avusturya’dan konser için gelen çok sesli bir koronun II. Abdülhamit’in ilgisini çekmesi ise
çok sesli müzik konusundaki çalışmaları hızlandırmıştır. Padişahın teşviki üzerine dönemin Mızıka-i Hümayun Şefi
Zati Bey (Arca) tarafından altmış beş kişilik çok sesli bir koro kurulmuştur. İki yıl boyunca varlığını sürdüren bu
koro, 1895 yılında Avrupa’dan getirtilen eserlerin seslendirilmesinin ardından “ilk Türk çok sesli korosu” unvanını
almıştır.
Görsel 115: Mızıka-i Hümayun Orkestrası
Mızıka-i Hümayunun bünyesinde yer alan orkestra, I. Dünya Savaşı yıllarında senfonik bir yapı kazanmaya baş-
lamıştır. Avrupa turnesine çıkarak Viyana, Berlin, Dresden, Münih, Peşte ve Sofya gibi şehirlerde konserler vermiştir
(Görsel 115). Kendi içinde yetiştirdiği müzisyenler sayesinde bu düzeye gelen Mızıka-i Hümayun, “Batılı anlamdaki
ilk Türk konservatuvarı” olma niteliği de taşımaktadır.
Osmanlıda çok sesli müzik eğitimi konusunda bulunulan en önemli girişim, Sultan V. Mehmet Dönemi’nde
Darülbedayinin açılmasıdır. “Ulusal konservatuvar” olma özelliği gösteren ve “ilk resmî müzik okulu” sıfatı taşıyan
Darülbedayi, iki yıl süresince müzik eğitimi vermiştir. I. Dünya Savaşı’na rastlayan 1916 yılında ise kapatılmıştır ve
bu okulun yerine -savaşın yoğunlaştırdığı millî duyguların da etkisiyle- ağırlıklı olarak Türk müziği eğitimi veren
Darülelhan açılmıştır.
ARAŞTIRALIM PAYLAŞALIM
• Mahmudiye Marşı ile Mecidiye Marşı’nı bulunuz ve dinleyiniz. Batılı bir besteci olan Donizetti tarafından
bestelenen bu marşları, melodi ve ritim yapısındaki Türk müziği etkileri açısından karşılaştırınız.
• Tespitlerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
TÜRKİYE’DE ÇOK SESLİ MÜZİK 111