Page 24 - TÜRK VE BATI MÜZİĞİ TARİHİ 12
P. 24
1. ÜNİTE
Tibet Uygarlığı: Çin’e yakın bir bölgede yaşamalarına rağmen Moğollara ve Burmalılara benzeyen Tibetliler,
dışarıyla pek bağlantısı olmayan kapalı bir kültüre sahiptir. Tibet’in deniz seviyesinden binlerce metre yüksekte
kurulmuş olması, Tibetlilerin özgün bir kültür inşa etmesini sağlamıştır. Bu nedenle Tibet müziği hem Hindistan
hem de Çin müziğinden oldukça farklı özellikler göstermiştir.
Başlıca Tibet çalgıları; trombona benzeyen rkan-dun (kandun), bir çeşit çalpara olan ma-çun (macun) ve lag-na
(lagına) adlı kasnaklı davuldur.
Yahudi (İbrani) Uygarlığı: Yahudilerde müzik yalnızca dinî etkinliklerde kullanılmıştır. Tapınak müziği, “levit”
denilen müzisyenlerin elindedir. Hz. Süleyman dönemindeki tapınak törenlerinde en çok kullanılan çalgılar; bir
tür trompet olan hasasra, bir tür org olan magrefa ve günümüzün orkestra ziline benzeyen bir vurma çalgısı olan
zilçaldır.
Yahudi uygarlığında kullanılan diğer çalgılar ise kinnor, uda benzeyen nebel, santurun atası olan pesanterin,
tefin atası olan tof, şofar, tulum, kaval, on telli arp ve bronz zillerdir.
OKUMA METNİ
MİDAS’IN KULAKLARI
Efsaneye göre kırların koruyucusu Pan, kendi müziğini Apollon’un müziğinden daha üstün görmüş
ve Apollon ile bir müzik düellosu yapmak istemiştir. Pan’ın bu isteği, hakemler tarafından kabul edilmiş
ve yarışmanın hakemi olarak da dağların koruyucusu Tmolos seçilmiştir.
Düello günü gelince önce Pan, sonra da Apollon müzik performanslarını sergilemiştir. Yarışmanın
sonunda Tmolos, yarışmanın galibi olarak Apollon’u ilan etmiştir. O anda orada bulunan Midas ise ada-
letsiz bir yaklaşımla kendisinin daha çok gözetip sevdiği ve kazanmasını istediği Pan’ın galip gelmesi
gerektiğini belirtmiştir. Midas’ın bu isteğine sinirlenen Apollon, bu denli bozuk bir kulağın insan kulağı
şeklinde kalmasını istemeyerek adaletsiz tavrından dolayı Midas’ı cezalandırmıştır. Midas’ın kulaklarını
uzatarak içini tüylerle kaplamıştır. Apollon’un yaptığı değişiklikler sonucunda Midas’ın kulakları eşek
kulağına benzemiştir. Bu durumdan çok utanan Midas, kulaklarını herkesten gizlemeye çalışmış fakat
bunda pek başarılı olamamıştır. Çünkü Kral Midas’ın saçlarını kesen berber, kulaklarını görerek sırrını
öğrenmiştir. Kral Midas, berberini sıkı sıkı tembihleyerek bu durumdan kimseye bahsetmemesini söy-
lemişse de berber, bu sırrı içinde tutamamıştır. Bir kuyuya eğilip “Midas’ın kulakları eşek kulaklarıdır.”
diye fısıldamıştır. Bu sırrı kuyudaki su, sazlara; sazlar ise rüzgârda salına salına her yere yaymıştır. Zaman
geçtikçe bölgede yaşayan otlar da hikâyeyi anlatmaya başlayınca Midas’ın sırrı herkes tarafından duyul-
muştur (Ovidius XI, 146-193). Böylece bütün ülke Midas’ın sırrını kısa zamanda öğrenmiş ve halk, Midas
hakkında gölge oyunları oynamaya başlamıştır.
Midas, sonunda yaşadıklarından iyice bunalarak kulaklarını kestirmeye karar vermiştir. Fakat Midas’ın
kesilen kulakları daha sonra tekrar uzayınca herkes onunla “Eşek kulaklı Midas!” diye dalga geçmeye
başlamıştır. Kendini çaresiz hisseden Kral Midas, “Tanrı’m yeter ki bu kulaklarımı düzelt. Bütün servetimi
elimden almana razıyım.” diyerek Tanrı’ya uzun uzun yalvarmıştır. Sonunda Tanrı onu bağışlamış ve Mi-
das’ın kulaklarını geri vermiştir ama kimse görmeden canını alıp onu mezara gömmüştür.
(Murat TURGUT’un “İbrahim Hakkı KONYALI’nın Çalışmalarında Geçen Mitolojik Efsaneler”
adlı makalesinden alınarak düzenlenmiştir.)
BATI MÜZİĞİ TARİHİNE GİRİŞ 23