Page 40 - ÇALGI EĞİTİMİ KLASİK KEMENÇE 9
P. 40
KLASİK KEMENÇE 9
OKUMA METNİ
ATATÜRK VE MÜZİK
1914 yılıydı. Mustafa Kemal ve beraberindekiler Sofya garında trenden indiler. Mustafa
Kemal etrafı süzerken, daha önce çeşitli sebeplerle bulunduğu Avrupa’nın farklı şehirlerini
de anımsıyordu. O, Avrupalıların yaşam ve düşünce alanındaki anlayışlarına hayrandı
ama Avrupa şehirlerinin dış görünüşünü de çok beğeniyordu. Splendide Palas’a yerleştiler.
Aradan neredeyse bir hafta geçmişti. O akşam, Bulgaristan’da ilk opera açılacaktı. Mustafa
Kemal uzun uğraşlar sonunda Eğitim Komisyonu üyesi Sakir Bey aracılığıyla bir bilet
edinebilmişti. Ama operanın açılması Mustafa Kemal’i derin düşüncelere yöneltmişti. Çünkü
Bulgaristan daha birkaç ay önce bağımsızlığını ilan etmişti. Oysa bir opera açabiliyor, üstelik
Carmen’i sergileyebiliyorlarsa sanat ve müzik alanlarına çok önem veriyor olmalıydılar.
Oyuncular sadece Bulgaristan’ da değil, dünyada da tanınan sanatçılardı. Akşam, büyük
bir heyecanla, gösteriye 20 dakika kala yerlerini aldılar. Oyun başladı. Artistler çok iyiydi.
Ara verildiğinde Mustafa Kemal ve Ali Fethi Bey, Kral Ferdinand’ın locasına davet edildiler.
Kral, her ikisine de iltifatlar ettikten sonra:
-Artistler nasıl? diye sordu.
Mustafa Kemal, durgunluğunu gizlemeye çalışarak:
-Çok iyiler Ekselansları, dedi.
Oyunun ikinci bölümü başladı. Ancak Mustafa Kemal dalgın ve durgundu. Zihninde Balkan
Savaşı’ nı neden kazanamadığımız şekillenmeye başlamıştı. Bulgarlar o güne kadar
sadece tarım ve hayvancılık yapan insanlar gibi gözükmüştü gözüne. Oysa, operaları
vardı, artistleri, opera binaları… Mustafa Kemal yıllarca okullar, cepheler derken müzikle
ilgili, opera ile ilgili çok da eleştiri yapabilecek durumda değildi. Tüm izlediği Avrupa’da
gördüğü iki eserdi. Ama bu yeni bağımsız olmuş devletin bu kabiliyete ve imkâna sahip
olması onda derin bir düşünce oluşturmuştu.
Akşam O’nu uyku tutmadı. Sakir Bey’in yanına gelerek aklından geçenleri, operada
düşündüklerini anlattı. Ve ekledi:
-Bizim memleketimiz de acaba operaya kavuşacağı günleri görecek mi? O seviyeye bir
gün çıkabilecek miyiz?
Mustafa Kemal, yatmak üzere kendi odasına dönerken gözlerinde umut dolu bir ışıltı
yanıyordu. Bu, bir inkılaba karar verdiği zamanlarda yanan ışıktı.
Atatürk’ün, yıllar önce yaşadığı bu olaydan çıkaracağımız sonuç, bir milletin temellerinin
sağlam olması için önemli elemanlardan birinin müzik olduğunu daha genç yaşlarında
kavramış olduğunu anlarız. Bu kavrayış yıllar içinde bizde de meyvesini vermiş, müzik ile
ilgili okulların ve kuruluşların arttırılmasına ve daha işlevsel olmasına, daha iyi sanatçılar
yetiştirilmesine olanak sağlanmaya çalışılmıştır.
Deliorman, A. (1959). Mustafa Kemal Balkanlarda, Türkiye Yayınevi, İstanbul.
38