Page 50 - ÇALGI EĞİTİMİ RİTİM 9
P. 50
KUDÜM KUDÜM
Türk müziğindeki vurmalı çalgılardan bildiklerinizi söyleyiniz.
3.1. KUDÜMÜ TANIMA
3.1.1. Kudümün Tarihçesi
Vurmalı çalgılar, çalgılar tarihinin en eski üyesidir. Önceleri
kendinden ses çıkaran (derisiz) vurmalılar, sonraları üzerine deri ya
da benzeri malzemelerin gerilmesiyle farklı bir gelişim göstermiştir.
Vurmalı çalgıların milattan önceki yıllarda toprak ya da metalden
yapılan, tek yüzeyine deri gerilmiş, çanak şeklinde ve kudüm benzeri
çalgılar olduğu bilinmektedir (Görsel 3.1).
Görsel 3.1: Asma davul
Vurmalı çalgılar, yapımı ve taşıması kolay olması nedeniyle ilk
biçimlerini bugüne kadar çoğunlukla korumuşlardır. Özleri bozulmamış
fakat küçük değişimlerle çeşitlenmişlerdir. Bu açıdan bakıldığında
dünyadaki vurmalı halk çalgılarının hepsinin birbirleriyle akraba olduğu
düşünülebilir. Bu çalgıların çıkardıkları seslere benzer isimler aldıkları
görülmektedir. Bu duruma Sanskritçe’de ‘‘tumba’’, Yunanca’da “tumpalos
def”, İtalyanca’da “timballo” ve bugünkü senfoni orkestralarında kullanılan
“timpani” sözcüklerinin birbirleriyle benzerlik göstermesi örnektir (Görsel
3.2).
Görsel 3.2: Timpani
‘‘Kudüm’’ isminin nereden geldiğine dair farklı görüşler
bulunmaktadır. Kelime; Arapçada “ayak basma”, Farsçada
ise “adım” anlamında kullanılmaktadır. Özellikle Mevlevilerde
kutsal çalgı olarak kabul edilen ve hatta “kudûm-i şerif”
olarak adlandırılan kudümün ayinlerde semazenlerin tek
ayak üzerinde ve kudüme göre adım atarak dönmeleri
sonucu bu ismi almış olabileceği düşünülmektedir (Görsel
3.3). Ayrıca çalgıdan çıkan sesin kudümdeki “düm” hecesine
benzerliği de ortadadır. Bu konuda yaygın olan bir başka
görüş ise “kud” ve “düm” hecelerinin anlamları üzerinedir.
Kud; saadet, mutluluk anlamındadır. Düm, kudümden çıkan
sesin benzeri olarak kabul edilir. Zaman içinde “kuddüm”
Görsel 3.3: Semazen sözcüğündeki “d”lerden birinin düşmesiyle kelime “kudüm”
hâlini almıştır.
48