Page 24 - Konu Özetleri TYT AYT Felsefe
P. 24
VARLIK FELSEFESİ ALANINDAKİ ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR
Onun üstünde “organik katman” vardır. Organik katmanın üstünde “ruhlu varlıklar katmanı” yer alır. En üst katman ise
insanın ürettikleri ve onun değerleri gibi “tinsel varlıkları” içerir. En altta fizik en üstte felsefe alanı vardır ve varlık aşağıdan
yukarıya doğru özgürleşerek etki gücünü artırır.
Pragmatizm: Pragmatizm, görüşlerini fayda temelinde ortaya koymuş felsefe ekolüdür. Pragmatizmin temsilcileri arasında
ön plana çıkan düşünürler Charles Sanders Pierce, William James ve John Dewey’dir. Bu fikir sisteminde önemli olan
sonuç elde etmek, sorunları çözmektir. Pragmatikler için gerçek olan, faydalı olandır. Nesnel gerçekliği, bireysel tecrübeyle
özdeş olarak değerlendirmişlerdir. Dolayısıyla hakikat onlara göre göreceli bir niteliktedir. Pragmatizmi eleştirenler, ger-
çek olanı faydalı olanla anlatmanın, gerçeği sınırlandırmak anlamına geldiğini söylerler. Bu açıdan gerçeğin kendisi elde
edilememiş olmaktadır. Bunun yanı sıra nesnel gerçekliğin bireysel tecrübeyle özdeşleştirilemeyeceği, nesnel gerçekliğin
bireyselliği aşan bir yönü olduğu vurgulanmıştır. Pragmatizmi eleştirenlere göre gerçek olan göreceli değil, aksine nesnel
bir niteliğe sahiptir.
Varoluşçuluk: İnsanın varoluşuyla doğal nesnelere özgü varlık türü arasındaki karşıtlığı büyük bir güçle vurgulayan,
iradesi ve bilinci olan insanların, irade ve bilinçten yoksun nesneler dünyasına fırlatışmış olduğunu öne süren çağdaş bir
felsefe okuludur.
Varoluşçuluğa göre, varlığa ilişkin araştırma, var olanın aralarından bir seçim yapmak durumunda olduğu çeşitli imkânlarla
karşı karşıya gelmeyi gerektirir. Başka bir deyişle, varoluşçu felsefe, geleneksel felsefenin öne sürdüğü gibi, özün varoluş-
tan önce değil de, varoluşun özden önce geldiğini öne sürer; insanın önce var olduğunu, daha sonra kendisini tanımlayıp,
özünü yarattığını dile getirir. Başka bir deyişle, varoluşçuluk, insanın dünyaya fırlatışmış bulunduğunu, dolayısıyla onun
kendisini nasıl oluşturursa, öyle olacağını; insanın özünü kendisinin belirleyeceğini; bireysel insan varlığının sabit ya da
değişmez, özsel bir doğası bulunmadığını öne sürer. Bu bağlamda her tür determinizme karşı çıkan varoluşçuluk, birey-
lerin mutlak bir irade özgürlüğüne sahip olduğunu, insanın adeta özgürlüğe mahkûm olduğunu ve olduğundan tümüyle
farklı biri olabileceğini dile getirir. Yukarıda bahsedilen ortak özelliklere sahip olan filozoflar genellikle bu felsefi ekol, akım
içinde değerlendirilirler. Bu felsefi ekolde Soren Kierkegaard, J. P. Sartre, Karl Jaspers, Albert Camus, Franz Kafka, Martin
Heidegger ve Gabriel Marcel sayılabilir.
Jean Paul Sartre Albert Camus Soren Kierkegaard
26 MEBİ KONU ÖZETLERİ FELSEFE - TYT/AYT