Page 165 - Konu Özetleri TYT Biyoloji
P. 165
EROZYON, DOĞAL HAYAT ALANLARININ TAHRİBİ VE ORMAN YANGINLARI, BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN AZALMASI
Doğa kendi kendini yenileyebilir. İnsan kaynaklı faktörlerin dışında doğal afetler, canlılar arasındaki av-avcı ilişkileri, iklim
değişiklikleri gibi etkilerden kaynaklanan doğal dengesizlikleri ekosistemler zaman içinde dengeler. İnsanın uzun yıllar
doğadaki tüm maddeleri tükenmez bir kaynak olarak görmesi, doğayı bilinçsizce kullanmasına neden olmuştur.
Bu bilinçsiz kullanım doğanın kendini yenileme özelliğini azaltmış, yaban hayatını da olumsuz etkilemiştir.
Ormanlar, biyolojik çeşitliliğin fazla olduğu alanlardır. Ormanlık alanların bir kısmı yıldırım düşmesi, yanardağ patlaması
ve yüksek sıcaklık gibi doğal sebeplerden; bir kısmı da insan kaynaklı olarak ihmal, dikkatsizlik ve kaza sonucu çıkan
yangınlardan dolayı yok olur. Ormanlara atılan cam kırıkları bir mercek gibi güneş ışınlarını çekerek kuru yaprakların,
otların tutuşmasına sebep olur. Ormanların yanması burada yaşayan canlıların yaşam ortamının bozulmasına veya can-
lıların yok olmasına neden olur. Bitkiler, fotosentezle havada karbondioksit birikmesini önler; canlıların ihtiyaç duyduğu
oksijenin önemli bir kısmını oluşturur. Ormanların iklim üzerinde önemli etkisi vardır. Yangın sonucu bitkilerin yok olması,
oksijen-karbondioksit dengesinin bozulmasına sebep olur. Ağaçlar, kökleriyle toprağı korur ve erozyonu önler.
Orman yangınları hava kirliliğine, toprağın ve suların kirlenmesine, ekolojik dengenin bozulmasına neden olur.
Orman yangınlarının önlenmesi için insanlar bilinçlendirilmeli, doğa sevgisi aşılanmalıdır. Ormanlık alanlarda ateş, orma-
na yakın tarlalarda anız ve kuru otlar yakılmamalıdır. Yangına müdahale etmek için orman içi yollar ve söndürme hatları
yapılmalıdır. Ülkemizde orman yangınlarının yaklaşık %97’si yaz aylarında çıkmaktadır.
Biyoçeşitliliğin Azalması
Yeryüzündeki tüm canlılar toprak, hava, su ve diğer canlı toplulukları ile dünya ekosistemini oluşturur. Biyoçeşitlilik, tek
hücreli canlılardan büyük organizmalara kadar yeryüzündeki bütün canlıların hem genetik çeşitliliklerini hem de yaşadıkları
ortamları (yaşam birliği-ekosistem çeşitliliği) ele alarak tanımlar.
Ekosistemler kendi içinde denge hâlindedir. Doğal alanlar üzerindeki madencilik faaliyetleri, erozyon, anız yakma, tarımsal
faaliyetler, sulak alanların kurutulması, barajlar, günümüzdeki hızlı nüfus artışı ve buna bağlı olarak tüketimin artması,
şehirleşme, endüstrileşme, ev ve sanayi atıkları, küresel ısınma gibi faktörler biyolojik çeşitliliği tehdit eden unsurlardandır.
Tüm bunların yanında artan enerji ihtiyacı ve aşırı tüketim, canlıların yaşam alanlarının değişmesine neden olmaktadır.
Ekosistemlerin yapısında çok kısa süre içerisinde gerçekleşen bu değişimler, hızlı yıkımlara ve yok oluşlara neden olmak-
tadır. Canlı türleri oluşan yeni koşullara uyum sağlayamazsa ya göç edecek veya nesillerinin tükenme tehlikesiyle karşı
karşıya kalacaktır. İsteyerek ya da istemeden gelişen insan kaynaklı bu süreç tersine çevrilmedikçe birçok canlı türü yok
olacaktır.
Türlerin yok olması ve bozulan ekosistemler; insanların temiz suya, havaya ve sağlıklı gıdaya erişimini de olumsuz yönde
etkileyecektir.
İnsanoğlu biyoçeşitliliğin bir parçasıdır. İnsanların ve tüm canlıların neslinin devamı için doğayı korumak çok önemli ve
gereklidir.
Topraklarımızda dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmayan endemik bitki türleri yetişir. Birçok böcek, balık, kurbağa, sü-
rüngen, kuş ve memeli türü açısından Türkiye, komşularına göre oldukça zengin biyoçeşitliliğe sahiptir. Sahip olunan bu
çeşitliliği koruyup kollamak her bireyin sorumluluğudur.
165
BİYOLOJİ - TYT MEBİ KONU ÖZETLERİ 165