Page 119 - Sosyal Bilimler Liseleri Oku-Yorum Yazı-Yorum Projesi Öğrenci Seçkisi
P. 119
ÇOCUKLUK
Yaşamın en harikulade dönemidir çocukluk. En büyük utancı kirletmek en büyük suçu ise uyumak
ve yemektir. Daha erkendir her şey onun için. Hayat erkendir sıkıntı, dert, tasa, erkendir onun için. Zorluk-
lara, acılara, hüzünlere tanık olmamıştır daha. Yalana dolana aldatmacaya bulaşmamıştır. Bilinmez belki de
o zaman korkmuştur. O zaman da şimdikine benzer ama masum olan gözyaşı vardı. Ama en ufak şeye bile
dökülen o gözyaşının ardından dudağın kenarında beliren minicik bir tebessüm ile arkasından güçlü kah-
kaha sesi cesurca götürürdü bütün gözyaşının oluşturduğu kederi. Korku yoktu. Ya da tek korku mahallede
futbol oynarken komşunun camını kırmaktı belki de. Şimdinin kalp kırması bir nevi. Cesur yüreklilik vardı.
Oluşan haksızlıkta bas bas bağırarak hakkını savunma vardı. Sonunda kavga vardı belki ama yine de sonlar
mutlu biterdi her zaman. En önemlisi sevgiydi çocukluğun sahip olduğu. Kimsenin kimseyi yargılamadığı
yargılasa bile küçücük bir can sıkıntısına ya da sırtını dönmeye açılan kollar vardı. Yara bere içinde kan kar-
deşi olmak için bir çaba vardı. Herkesin evinin kapısı sonuna kadar açıktı anneler herkesin annesi. Yenilen
yemekler en güzel tada sahipti. Küslük yoktu olan küslüğü de küçücük şeker ya da çikolata çözerdi daima.
Fikir ayrılıkları vardı ama ihanet hiçbir zaman olmazdı. Olamazdı o saf ve temiz kalplerin arasında.
Oyuncaklar bir oyunlar bir o zamanlarda. Girilen rollere saygı ve bağlılık, en değerlisi de rollerin ister
istemez zihinlere yerleştirdiği hayaller. Sonsuz güzelliklere sahip şimdiki dönemin alışık olmadığı mükem-
mellikte şimdi çocuk aklı olarak görünen ama o an da dünyalara bedel olan hayaller. Şimdi hatırlanınca
belki de dalga geçilen ya da aman ne saçma şey ben bunu mu dilemişim nidaları. Ama o dönemin en bü-
yük düşünceleri minik akıllara sığmayan devasa hayaller. O zaman bir de heyecan vardı. Yaşam enerjisi mi
denir yaşın getirdiği dinamiklik mi bilinmez ama bence günün sonunda oyun oynamaktan yorgun düşen
bedenlerin gece kafalarını yastığa koyduklarında diğer günün özlemi galiba bu.
Özlem duyuluyor şimdi çocukluğa, dillerinde oluşan pişmanlıklar keşke çocuk olsaydım gibisinden.
O dönemde süzülen masum gözyaşı şimdi yerini hayatın omuzlara yüklediği acılara bırakıyor. Şimdinin en
büyük utancı kişiden kişiye değişir belki ama çocukluğunki kadar içten değil. Çocukluğa erken olan şeyler
şimdi geç kalmaya başlamış hatta yarısı yaşanmış yarısı da geçiyor, devam ediyor. Şimdi her şeye tanık
olundu o zaman için erkendi ve gerekte yoktu. Şimdi en ufak zorlukta kaçmak için yalanın, dolanın, birbi-
rimizi aldatmanın eteklerine yapışıyoruz. Ve bu yaptığımızdan da hiç korkmuyoruz. Belki büyüdük diyedir
kim bilir. Hani o hayatın yüklediği gözyaşı vardı ya çocukluğunkine benziyordu tek farkı var. Şuan ki gözya-
şının getirdiği tebessüm ve ardında güçlü kahkahalar yok hatta keder dolu her tarafı alıp götüremiyor işte.
Korku aynı şekilde şuan da yok. O zamanın tek korkusu komşunun camını kırmakken şimdi kırılan gönül-
lere duyulan korku yok. Cesur yüreklilik mi ah keşke yürek olsa diye geçiriyor insan aklından. Yürek yok ki
hak aramak için inletelim bütün dünyayı. Ben bu işin sonunun mutlu bittiğini görmedim eski gibi. İşte şu
anımızın en bize uzak bize en yabancı olan duygusu sevgi.
Çocukluğumuzdaki sevgiyi kalplerimizden sildik. İnsanları yargıladık hala da bunu yapıyoruz. Ken-
dimizi üstün gördük buna da devam ediyoruz hep can sıkıntılarıyla uğraştık ama hiç birini umursamadık.
Kendisine kucak açmamızı bekleyen insanlara çıkış burası diye kapıyı gösterdik. Biz çocukluktan hiçbir şey
öğrenemedik ne sevmeyi ne de değer vermeyi. O minik kalplerimiz kadar saf ve temiz kalamadık hiçbir
zaman. Ağırlaşmaya, mutluluğu bir hiç saymaya başladık yavaş yavaş çocukluğumuzu unuturken. Onun
heyecanını alamamışız kendimize. Sıcaklığını, samimiyetini, o zamandan bize iyi gelebilecek her türlü duy-
guyu yetişkinliğe adım atarken geride bırakmışız. Biz biz olduğumuzu unuttuk. Evet çocuktuk evet oyunlar
oynayarak, hiçbir sorun ile karşılaşmadan ya da bize zor gelen hiçbir durum olmadan çocuktuk. Ama bu
çocukluktan vazgeçerek kendimize en büyük zararı ve yanlışı yaptığımızı idrak edemedik.
117