Page 105 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 105

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10             49

             2. ÜNİTE > Hikâye  Kazanım A.2.3: Metnin tema ve konusunu belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi

             Etkinlik İsmi                    Geçmişten Gelen Mesajlar                               25 dk.
             Amacı      Metnin konusunu ve temasını belirleyerek metinden çıkarımlarda bulunabilmek.            Bireysel
              Yönerge  Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
                                               Dede Korkut Hikâyeleri
                                          Kam Pürenin Oğlu Bamsı Beyrek...
              Pay Püre‘nin oğlu beş yaşına girdi, beş yaşından on yaşına girdi, on yaşından on beş yaşına girdi.
              Dönüp baksa çalımlı, kartal hünerli bir güzel iyi yiğit oldu.

              (...)
              Pay Püre Bey’in oğlu atlandı, ava çıktı. Av avlarken babasının tavlasının üzerine geldi. Tavlacı başı
              karşıladı, indirdi misafir etti. Yiyip içip oturuyorlardı. Beri yandan da bezirgânlar gelerek Kara der-
              bent ağzına konmuşlardı. Murada maksuda erişmesin, Evnük Kalesi’nin kâfirleri bunları casusladı.
              Bezirgânlar yatarken ansızın beş yüz kâfir saldırdılar, vurdular, yağmaladılar. Bezirgânın büyüğü
              tutuldu, küçüğü kaçarak Oğuz’a geldi.

              Baktı gördü Oğuz’un hududunda bir alaca gölgelik dikilmiş, bir bey oğlu güzel yiğit kırk yiğit ile
              sağında ve solunda, oturuyorlar. Oğuz’un bir güzel yiğidi ancak, yürüyeyim medet diyeyim dedi.
              Bezirgânlar der: Yiğit yiğit bey yiğit, sen benim ünümü anla sözümü dinle, on altı yıldır ki Oğuz
              içinden gitmiştik. Fevkalade kâfir malını Oğuz beylerine getiriyorduk. Pasının Kara Derbent ağzına
              göğüs vermiş idik. Evnük Kalesi’nin beş yüz kâfiri üzerimize saldırdı. Kardeşim esir oldu, malımızı
              rızkımızı yağmaladılar, geri döndüler, kara başımı kaldırdım sana geldim, kara başının sadakası yiğit
              medet bana dedi.
              Bu defa oğlan … der: Ne diyorsam yetiştirin, giyimim ile benim koç atımı getirin hey, beni seven
              yiğitler binsinler dedi. Bezirgân da önlerine düştü, kılavuz oldu.
              Kâfir de inerek bir yerde akçe bölüşmekteydi. Bu sırada yiğitler meydanının arslanı, pehlivanların
              kaplanı boz oğlan yetişti. Bir iki demedi, kâfirlere kılıç vurdu, baş kaldıran kâfirleri öldürdü, gaza
              eyledi, bezirgânların malını kurtardı.
              Bezirgânlar der: Bey yiğit bize sen erlik işledin, gel şimdi beğendiğin maldan al dediler. Yiğidin gözü
              bir deniz tayı boz aygırı tuttu, bir de altı kanatlı gürzü, bir de ak kirişli yayı tuttu. Bu üçünü beğendi.
              Der: Bre bezirgânlar bu aygırı ve sonra bu yayı ve bu gürzü bana verin dedi. Böyle diyince bezirgânlar
              bozuldu. Yiğit der: Bre bezirgânlar çok mu istedim dedi. Bezirgânlar dediler: Niye çok olsun, amma
              bizim bir beyimizin oğlu vardır, bu üç şeyi ona armağan götürmemiz gerek idi dediler. Oğlan der:
              Bre beyinizin oğlu kimdir? Dediler. Pay Püre’nin oğlu vardır, adına Bamsı derler dediler. Pay Püre’nin
              oğlu olduğunu bilemediler. Yiğit parmağını ısırdı. Der: Burda minnetle almaktansa, orda babamın
              yanında minnetsiz almak daha iyidir dedi. Atını kamçıladı yola girdi. Bezirgânlar ardından baka kal-
              dılar, vallah güzel yiğit, faziletli yiğit dediler.

              Boz oğlan babasının evine geldi. Babasına haber verildi bezirgânlar geldi diye. Babası sevindi, çadır
              otağ, alaca gölgelik diktirdi, ipek halıcıklar serdi, geçti oturdu. Oğlunu sağ yanına aldı. Oğlan bezir-
              gânlar hususundan bir söz söylemedi, kâfirleri öldürdüğünden bahsetmedi. Birdenbire bezirgânlar
              geldiler. Baş indirip selam verdiler. Gördüler ki o yiğit ki baş kesmiştir, kan dökmüştür. Pay Püre
              Bey’in sağında oturuyor. Bezirgânlar yürüdüler yiğidin elini öptüler. Bunlar böyle edince Pay Püre
              Bey‘in hiddeti tuttu, bezirgânlara der:
              (...)

              baba dururken oğul elini mi öperler?
              Dediler: Hanım, bu yiğit senin oğlun mudur? Evet, benim oğlumdur dedi. Dediler: şimdi incinme
              hanım önce onun elini öptüğümüze, eğer senin oğlun olmasaydı bizim malımız Gürcistan’da git-
              mişti, hepimiz esir olmuştuk dediler. Pay Püre Bey der:


                                                                                                   103
   100   101   102   103   104   105   106   107   108   109   110