Page 111 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 111
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 51
2. ÜNİTE > Hikâye Kazanım A.2.4: Metindeki çatışmaları belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Çatışmalarda Empatinin Önemi 25 dk.
Amacı Metindeki çatışmayı bulabilmek, bu çatışmaya sebep olan bireysel farklılıklar üzerinde düşünebilmek. Bireysel
Yönerge Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Bahar ve Kelebekler
(…)
Genç kız gülümsedi. Böyle büyükninesinin böyle hiddetli serzenişlerini her vakit dinler, bazen
onunla münakaşa ederdi.
“Hiç siz okumaz mıydınız, büyüknineciğim?” diye sordu.
“Okurduk. Kibar ve zengin efendiler kızlarına Farsça öğretir, Câmi dersi gösterirlerdi. Tuhfe-i Veh-
bi’yi okuturlardı. Fuzuli’nin, Baki’nin gazellerini ezberlerdik. Mesnevi’yi anlardık. Mükemmel seci-
ler, kafiyeler yapar, kocalarımızla müşaare eder, hafızamıza, zekâmıza, nüktelerimize onları hayran
ederdik. O vakit bir kadın için en büyük övgü, ‘erdemli, edepli, şair, akıllı vb. kadın’dı. Şimdi siz
Frenk mürebbiyeler elinde büyüyor, kendi lisanınızın güzelliklerini tanımıyor; başka memleketlerin,
başka şeylerini öğreniyorsunuz. Onlara benzemek istedikçe kendi benliğinizden uzaklaşıyor, etrafı-
nızdan nefret ediyor, hakikaten sevinç ve saadetten mahrum kalıyorsunuz.
(…)
Eşyamızı, giysilerimizi, evlerimizi değiştirirken ruhlarımızı da değiştirmişti. Her şey yalan, her şey
sahte, her şey taklit oldu. Geleneklerimiz öldü. Saadetten uzak bir hayale, yetişilmez bir hülyaya
dönüştü… Âdetlerimizle beraber sevinçlerimiz de söndü. Şimdi şaşkın ve ıstırap çeken bir nesil…
Her şeyden nefret eden, her şeyi fena gören, her şeyi karanlık gören, berbat, hasta tedavisi imkân
haricinde bir nesil… Ah şimdiki hastalıklı ve veremli muhit…
Büyükninenin gözleri kapanıyordu. Seksen sene evvelki saadetlerin bugünkü ıstıraplarla seri ve ani
karşılaştırması, zihninde şiddetli bir yorgunluk meydana getiriyor, onu hâlâ yaşadığına pişman edi-
yordu. Genç ve esmer kız, yüz yaşına girmeye birkaç adımı kalmış olan bu annesinin annesinin
annesinin annesine, bu çifte büyükninesine dalgın dalgın bakarak onun zamanındaki kadınların
saadeti ne olabileceğini tahayyül ediyordu. Fakat bunu bulamıyordu.
(…)
Ömer Seyfettin, Toplu Hikâyeleri I
Kelime Dağarcığı:
Câmi: Molla Câmi olarak bilinen İranlı âlim ve şair Nurettin Abdurrahman Câmi (1414-1492). Tuhfe-i Vehbi: 18. yüzyıl
Divan şairlerinden Sünbülzade Vehbi’nin (1718?-1809) yazdığı 1783 tarihli Türkçe-Farsça manzum sözlük. müşaare: Bir-
birine şiir söyleme. Frenk: Osmanlıların Avrupalılara, özellikle Fransızlara verdikleri ad. tahayyül: Hayalde canlandırma.
1. Yukarıdaki metinde yer alan karakterlerin çatışmasına sebep olan iki unsur söyleyiniz.
109