Page 17 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 17

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10            5

             1.ÜNİTE > Giriş  Kazanım A.4.2: Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel dönemle ilişkisini belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                        Edebiyat ve Kimlik                             25 dk.
             Amacı     Edebî eserlerin ortaya çıkışı ile toplum ve kültür arasındaki etkileşimi kavrayabilmek.  Bireysel


              Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
                     (Metin düzenlenmiştir.)


                                                 Edebiyat ve Kimlik
              (…)

              Uzun geçmişi de hesaba katıldığında, edebiyat, sadece düşünce ve duyguların, haz verecek bir üslup
              ve biçimde dile getirilmesi ile sınırlandırılabilir mi? Yoksa edebiyat böylesi bir niteliğe dayanması-
              nın yanında daha başka niteliklerle de temayüz eder mi? Gerek edebiyatçıların gerekse okurların
              edebiyata yaklaşımı, edebiyatla geliştirdikleri iletişim boyutu ve sonuçlarına bakıldığında edebiyatın
              yalnızca estetik nitelikleriyle değil diğer nitelikleriyle de öne çıkan bir alan olduğunu göstermektedir.
              Edebiyat kendisi ile iletişime geçen kitleye belli duygu ve düşünce yapısı kazandırmaya çalışır ve
              muhataplarını etkiler. Tüm toplumsal kurum ve yapılar gibi geçmişi anlamak, bugünü korumak ve
              kavramak, geleceğe yön vermek için hikâyeleri deneyimlere dönüştüren, bu anlamda bir düzen kur-
              maya girişen bir düzenek ve kurum olarak edebiyat, anlattığı hikâyelerle insanların düşüncelerini,
              hayat tarzlarını doğrudan etkilemektedir.
              Edebiyat, bir toplumun/halkın kimlik edinme sürecinin en önemli yapı taşlarından biridir. Judanis’e
              (Yudanis) göre, bir ‘ulusun günlüğü’ olan edebiyatın kimlik ve kültürün oluşumunda kurucu öge
              olarak varlığı dikkatleri çeker. Bir milletin yaşantısının tüm boyutları edebiyatta yer alır. Geçmişiyle
              kurduğu iletişimden geleceğe ilişkin beklentilerine ve bugün nasıl bir hayat tecrübesi ortaya koydu-
              ğuna kadar bir millet, edebiyatta kendini görür, edebiyatta kendini izler. Çünkü edebiyat, bir günlük
              olması yönüyle milletin yaşantısını an an izleyen bir projektör olur. Bu yönüyle edebiyat ulusun kim-
              liğinin aynası olarak hizmet verir ve onun hikâyesini anlatır. Örneğin, roman hem bir biyografi hem
              de bir toplumun yaşadığı tüm olayların kaydedildiği bir günlük, yani sosyal kronik olarak ait olduğu
              ulusun kimlik oluşumuna katkıda bulunmaktadır. Roman için söylenen şey, diğer edebiyat türleri
              için de söylenebilir. Bütünüyle edebiyatın toplumun düşünüşünde ve yaşantısında derin etkiler bı-
              raktığını, anlatısı ile yeni hayatların oluşmasına imkân tanıdığını belirtebiliriz. Böylece, modern dö-
              nemde ulusun ve kimliğin oluşturulma sürecinde bir kurum haline gelen edebiyat, bu hâliyle büyük
              bir işlev üstlenmiş olmaktadır. Edebiyat, ulusun ve yurttaşların hayat ve tavırlarının temsil edildiği
              anlatılar toplamı olup kimlik ve bilincin ana yatağını temsil etmektedir. Millî edebiyat ile millî kimlik
              arasındaki koşutluk da bu diyalogun ve oluşan etkinin gerçek önemini göstermeye yetmektedir.
              Edebiyat belli bir arka plan ve kültürel zemin üzerinde oluşan bir anlatı sistemidir. İçinde geliştiği
              toplumsal şartlar ve kültürel zemin edebiyatı etkilemekte, edebî anlatının yön bulmasında belirleyici
              olmaktadır. Bunun yanında edebiyat da geliştiği toplumsal yapıyı etkilemekte ve onu biçimlendir-
              mektedir. Dolayısıyla edebiyat ile toplumsal yapı arasında yadsınamayacak bağlantılar, alışverişler
              bulunmaktadır. Bu anlamda edebiyat kişisel ve toplumsal var oluşu daha anlaşılır ve daha kabul
              edilebilir bir hâle getirmekte, insan ve toplum sorunlarının çözümü için önemli roller üstlenmekte-
              dir. Doğrudan insani ve toplumsal deneyimlere gözünü çeviren edebiyatçı, verili durumdan hareket
              ederek o hâli aşmaya, o hâli başka türlü anlatmaya girişmektedir. Hiçbir zaman içinde yer aldığı sos-
              yal ortamın dışında olamayan yazar, ister istemez sosyolojik gerçeklikten esinlenmekte ve eserini o
              şekilde kaleme almaktadır. Bu durum ise edebiyatın doğrudan bir arka plan ve kültürel zeminde var
              olduğunu göstermektedir.
              Edebiyat ile kimlik arasındaki ilişki, edebiyatın bir yaşam tarzı önerdiğini dikkatlere sunmaktadır.
              Edebiyat bir kimlik önerip yaşam tarzlarını biçimlendirmekte ve böylece hayata şekil vermektedir.



                                                                                                    15
   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22