Page 23 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 23
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 8
1.ÜNİTE > Giriş Kazanım A.4.3: Metin ile metnin konusu, amacı ve hedef kitlesi arasında ilişki kurar.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Türkçe Sevgisi 20 dk.
Amacı Metnin konusu, amacı ve hedef kitlesi arasındaki ilişkiyi kavrayabilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Şiirimiz Üstüne
Şiirimizi, eski şiirimizi kendimiz de okumalı, çocuklarımıza da okutmalıyız. Dilimizi gerçek-
ten öğrenmenin, tadına erip onunla güzel şekiller kurmak gücünü edinmenin başka yolu yoktur.
Edebiyat-ı Cedide’den beri, belki de tâ Tanzimat’tan beri Türk yazarlarının çoğu Türk dilini beğen-
mez, ille değişsin de Firenkçeye benzesin isterler; en özenerek yazdıklarında bile başka bir dilden
çevrilmiş sandıracak bir hava, Karacaoğlan’la birlikte:
Dilleri var, bizim dile benzemez
dedirtecek bir yabancılık kokusu duyulur. Şaşılmaz öyle olmasına: Avrupa’dan gelen kitapları oku-
masak olmazdı: onlar bize kafamız için gerekli bir azık getiriyorlardı. Ama divanları kapatmış ol-
mak yüzünden Edebiyat-ı Cedideciler, Avrupa’dan aldıklarını da iyice söyleyemediler, düşünceleri-
nin, duygularının geleceğe kalmasını sağlayamadılar. Bu yüzden onların yazıları bize en eskiden bile
daha eski gözüküyor: Fuzuli’nin, Baki’nin, Nedim’in kasidelerinde, gazellerinde öyle bir tazelik, öyle
bir yenilik vardır ki Tevfik Fikret’in şiirlerinde de Halit Ziya Uşaklıgil’in nesrinde de bulamazsınız,
Fuzuli, Baki, Nedim o tazeliği, o yeniliği Türk dilini sevmiş, saymış olmalarına borçludurlar. Biz de
onların şiirlerini okuyup, çocuklarımıza okutup, o sevgiyi, o saygıyı edinmeliyiz.
Divan şiiri millî değilmiş de halk şiiri, saz şairlerimizin koşmaları millî imiş; onun için divanları ka-
patıp yalnız cönkleri okumalı, ağızlarda dolaşan türküleri toplayıp öğrenmeli imişiz… Bu tatsız şaka
biraz uzun sürdü. Halk şiirimizin güzelliklerini bilmez, anlamaz değilim; Köroğlu’nun, Karacaoğ-
lan’ın diye anılan birkaç koşma, semai vardır ki en güzel gazellerimizin yanına konabilir. Ama onlar
azdır. Divan şairlerimizin yazdıkları da bizim baba mirasımızdır, onları hor görmeye de, yabancı
saymaya da hakkımız yoktur.
Saz şairlerimizin şiirlerini okumalıyız, ama Divan şiirini de bırakamayız. Bize dilimizi asıl onlar öğ-
retecek, tadına asıl onlar erdirecektir. Fuzuli’nin gazellerini okurken, Baki’nin gazellerini okurken
o Arapça, Farsça sözlerin altında Türkçenin tatlı sesini duymuyor musunuz? Suçu onlarda değil,
kendinizde arayın. Karacaoğlan’a bayılırım, ama Nedim’i, Galip’i okurken de kelimeleri her zaman
anlamasam dahi, gene benim dilim olduğunu seziyorum, gene kendi dilimi duyduğum için yüreğim
çarpıyor. Divan şairlerimizin, Arapçadan, Farsçadan aldıkları sözler, onların dillerini Türkçe olmak-
tan çıkarmamıştır. O sözler birer yabancıdır; ama salınıp gezdikleri bahçenin toprağı buram buram
Türkçe kokar, Türk kokar.
Nurullah Ataç, Şiirimiz Üstüne
1. Dilimizi sevmek sözünden ne anlıyorsunuz? Açıklayınız.
21