Page 301 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 301

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10          147

             4. ÜNİTE > Destan/Efsane          Kazanım A.2.7: Metindeki zaman ve mekânın özelliklerini belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                      Dağ Ana ve Oğul Suyu                             35 dk.

             Amacı     Efsanelerde zaman ve mekân unsurlarının yerini ve önemini kavrayabilmek.  Bireysel

              Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

                                        Büyük Ağrı, Küçük Ağrı ve Murat Suyu
             Anlatıldığına göre Büyük Ağrı Dağı; Doğubayazıtlı, uzun boylu, geniş omuzlu, dağ gibi bir kadınmış. Kocası
             da Doğubayazıt taraflarındaki pek çok aşirete hükmeden bir ağa imiş; İran sınırına kadar bütün yaylalar
             onunmuş.
             Bir gün Doğubayazıt ağası ile Dehol ve Sinek bölgelerinin ağaları arasında mal ve toprak anlaşmazlığı yü-
             zünden büyük bir kavga yaşanır. Bu olaydan sonra araya düşmanlık girer.
             Bir zaman sonra Doğubayazıt ağası adamlarını alır ve Dehol taraflarına gider. Aynı gün Dehol ağaları da
             adamları ile birlikte Doğubayazıt ağasının topraklarına girerler. Adamlar ağanın karısını, yedi oğlunu, yedi
             gelinini, yedi torununu karşılarına dizerler. Dehol ağası, kadına kocasının yerini sorar. Kadın da “Bilmi-
             yorum.” der. Bunun üzerine bir çatışma yaşanır ve kadının en küçük torunu Murat yaralanır. Bu sırada bir
             mucize olur ve altı aylık Murat dile gelir, “Ana, yerlerini söyleme sakın.” der. Bunu duyan kadın dağ gibi
             dikilekalır, konuşamaz. Kadının gözlerinden süzülen yaşlar Murat’ın üzerine damlamaya başlarken adamlar
             atlarını sürüp giderler.
             Murat, yaranın tesiriyle su ister. Fakat illaki Tendürek Dağı’nın suyundan ister. Anası alır kucağına Murat’ını,
             Doğubayazıt’tan Diyadin’e kadar götürür. Bir ara kadın dinlenmek için çocuğu yere koyar, kalktığı zaman
             orada bir göl meydana gelir. Burası şimdi Balık Gölü’dür. Balıkların rengi de Murat’ın kanından ötürü hep
             kırmızıdır.
             Çocukla kadın Tendürek Dağı’na gelirler. Murat orada iki avuç su içer. Çok geçmeden de ruhunu teslim
             eder. Kadın ağlar, ağlar. Daha sonra Murat’ın mezarının etrafını çalılarla çevirir ve memleketine döner. Bu
             hadiseden üç gün sonra Tendürek Dağı’nın karnından uzun bir su çıkar, başlar akmaya.

             Ana kadın Doğubayazıt’a döndükten sonra, şimdi Büyük Ağrı Dağı’nın olduğu yere gelir. Gözünün önünde
             yedi oğlu, yedi gelini, yedi torunu birer birer canlanır. Ellerini açar, Allah’a yalvarmaya başlar: “Allah’ım,
             evim, yurdum talan oldu; yüreğim kabardı, dağ gibi oldu. Allah’ım, benim canımı al da bu dertlerden kurtu-
             layım. Canımı almazsan beni burada dağ eyle de el âleme ibret olayım.” der.
             Biraz sonra bir rüzgâr eser, bir hışıltı olur. Rüzgâr kadının kulağına bir ses getirir, çok zayıf bir ses der ki:
             “Anaaa.” Kadın şöyle bir bakar ki ne görsün: Murat gelmiş, dizinin dibinde durur. Allah, kadının duasını
             kabul etmiştir. Kendisi başında yaşmağı ile dağ oluvermiştir, torunu da onun dizinin dibindedir.
             Bugün, bizim Büyük Ağrı dediğimiz dağ Doğubayazıt ağasının karısı, Küçük Ağrı dediğimiz dağ ise onun en
             küçük torunu Murat’tır. Kadının Murat’ı Tendürek Dağı’nda gömdüğü yerden fışkıran su da Murat Suyu’dur.
             Halkın anlattığına göre, cuma geceleri Büyük Ağrı’da ince bir ışık görünür ve dağdan iniltiler gelir. Doğu-
             bayazıt halkı bilir ki Murat acıkmıştır. O birazdan ufak bacakları ile anasının yanına gelir, başını anasının
             dizine koyar, biraz dinlenir. Anası onu emzirir, yedirir, içirir, altını temizler; sonra Murat’ını yerine bırakır.
             İşte o zaman sabah olur.
             Murat Suyu da her yıl nisan-mayıs aylarında taşar. O günler Murat’ın öldüğü günlerdir. O günlerde su, hep
             “Murat… Murat…” diye akar.
                                                                         Saim Sakaoğlu, 101 Anadolu Efsanesi



             Kelime Dağarcığı:
             yaşmak: Başla birlikte yüzü ve ağzı kapatan beyaz örtü.









                                                                                                   299
   296   297   298   299   300   301   302   303   304   305   306