Page 317 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 317

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10          155

             4. ÜNİTE > Destan/Efsane          Kazanım A.2.10: Metnin üslup özelliklerini belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                 Her Yiğidin Bir Yoğurt Yiyişi Vardır                  35 dk.

             Amacı     Metnin dil ve anlatım özelliklerini belirleyebilmek.                      Bireysel
             Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
                                                  Köroğlu Destanı
             (Bolu Beyi, işlediği suçlardan dolayı hakkında ölüm fermanı çıkarılan Köroğlu’nu öldürebileceğini söyler
             ancak buna karşılık padişahın kız kardeşi Döne Sultan’la evlenme şartını ileri sürer. İsteği kabul edilen
             Bolu Beyi, Köroğlu’nun üzerine sefer düzenler ancak esir düşer. Köroğlu aynı zamanda kayınbiraderi
             olan Bolu Beyi’ni affeder. Döne Sultan’la evlenmesi için İstanbul’a getirirken Bolu Beyi bir hileyle Köroğ-
             lu’nu esir alıp padişaha getirir. Köroğlu’nun öldürülmesine gönlü razı olmayan Döne Sultan, yiğitlerinden
             birinin gelip kurtarması için onu bir zindana koyar. Günler sonra Köroğlu’nun yiğitlerinden Isabalı onu
             kurtarmaya gelir. Köroğlu’nu kurtarır ancak kendi gönlünü Döne Sultan’dan kurtaramaz.)
             Isabalı, yüzünü göklere çevirdi, içinden “Hey yeri göğü yaratan, şimdiye kadar sana böyle yakarmış
             mıydım? İlk kez elimi sana açıyorum. Yardım et bana.” dedi de (kırk pehlivanın birlik olup zindanın
             ağzını kapattığı) taşa yapıştı. Bir yandan Döne Sultan’ı sevmeye başlamış, onun aşkı, bir taraftan Köroğ-
             lu’na bağlılığı… Nasıl elini attı, taşı yirmi adım öteye savurdu.
             Döne Sultan parmağını ısırdı. Sonra ip sarkıttılar içeri, Köroğlu’nu çıkardılar. Döne Sultan bakamadı
             yüzüne. Saç sakal, giyim kuşam öyle perişan, öyle yırtık pırtık… İnsana benzer yanı yok.

             Döne Sultan:
             — Köroğlu şimdi seni giyindirip, temizleyip, hazırlayıp yollayacağım sılana, Çamlıbel’ine. Ötesi senin
             bileceğin iş, dedi.
             Geldiler Döne Sultan’ın sarayına. Köroğlu hamamlandı, yıkandı, arındı, temizlendi. Kılıcını kuşandı,
             kalkanını aldı. Bu arada Döne Sultan’la Isabalı birbirlerine kaş göz eder dururlardı.
             Döne Sultan:
             — Isabalı siz hemen kalkın gidin. Padişah duyar, Bolu Beyi duyar; başınız derde girer, sizin de benim
             de.
             Döne Sultan böyle söyledi ya onlardan ayrılmak istemiyordu. Saçlarını desteledi, göğsüne bastı. Göre-
             lim ne söyledi orada; Isabalı, Köroğlu, biz ne dinledik:
             Çamlıbel’inden de azm-i rah ettin
             Canım Isabalı var git bu yerden.
             Fırkatın aşkıyla menzile yettin
             Canım Isabalı var git bu yerden
             Bu sözlerden Isabalı üzüldü. “Hanım, demek benim burada durmamdan sıkıldın. Biz geldiğimiz yerden
             avsız dönmeyiz. Bir de sen beni dinle.” diyerek aldı sazı eline, görelim ne dedi:
             Çamlıbel’inden azm-i rah ettik
             Sensiz Isabalı gitmez bu yerden.
             Fırkatın aşkıyla menzile yettik
             Sensiz Isabalı gitmez bu yerden
             (…)
             Söz bitti, saz sustu. Köroğlu seslendi:

             — Yavrum Isabalı, şunca gündür Çamlıbel’den ayrıldık. Keleşler şimdi saçlarını yolmakta. Atları hazırla
             gidelim artık, dedi. Döne ile Isabalı arasındaki ilişkiyi, yakınlığı, sevgiyi görmezlikten, anlamazlıktan
             geldi.

             Isabalı ses etmedi. Demedi ki Döne Sultan’ı da götürelim, bunu diyemedi. Yüzü tutmadı. Kalktı. Atları
             hazırlamak için giderken “Ne yapayım, ağamla giderim; Çamlıbel’e geri döner, Döne Sultan’ı da götürü-
             rüm.” diye düşledi. Isabalı atları eyerledi, çekti. Döne Sultan izliyordu, bakıyordu.

                                                                                                   315
   312   313   314   315   316   317   318   319   320   321   322