Page 41 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 41
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 17
1.ÜNİTE > Giriş Kazanım A.4.6: Metnin görsel unsurlarla ilişkisini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Tabloyu Oluştur 20 dk.
Amacı Türk edebiyatının dönemlerini ve dönemlerin özelliklerini belirleyebilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metin ve örnek şiirleri okuyup soruları cevaplandırınız. Doldurduğunuz tabloyu sınıf
panosunda sergileyiniz.
1. Metin
Türk Edebiyatının Dönemlerine Kısa Bir Bakış
Türk edebiyatı başlangıcından günümüze kadar üç ana dönemde gelişme göstermiştir: İslamiyet
Öncesi Türk Edebiyatı, İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı, Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı.
Bu dönemlerin oluşmasında din, dil, kültürel farklılaşma ve coğrafi etkenler önemli bir yer tutar.
Türkler, İslamiyet öncesinde farklı dinlere inanmışlardır. Şamanizm de bu dinlerden biridir.
Şamanizm’de dinî törenleri şaman, baksı, kam, ozan isimleri verilen kişiler icra ediyordu. Bu din
adamları şölen, sığır, yuğ adı verilen dinî törenlerde şiirler söyleyerek töreni yönetiyorlar ya da halkı
kutsuyorlardı. İşte bu şiirler, Türk edebiyatının başlangıcını oluşturmuştur. Sözlü Edebiyat Dönemi
dediğimiz bu dönemdeki sav, sagu, koşuk, destan adı verilen ürünler dilden dile günümüze kadar
ulaşmıştır. Bu şiirlerde yabancı kelimelerden uzak Türkçe ile acı, kahramanlık, tabiat ve hayvan sev-
gisi gibi konular dörtlük nazım birimi ile işlenmiştir. İslamiyet öncesinde yazılı Türkçe metinler de
bulunmaktadır. Yazılı Edebiyat Dönemi’nin edebî olgunluğa ulaşmış ilk kaynakları Göktürk alfabe-
siyle [Göktürk Kitabeleri (8. yy)] yazılmıştır. Göktürk Devleti Uygurlar tarafından yıkıldıktan sonra
Uygur yazı dili kullanılmaya başlanmıştır. Uygur alfabesiyle yazılmış ve günümüze ulaşmış metin-
ler, Manihaizm ve Budizm’in dinî öğretilerinden (Sekiz Yükmek, Altun Yaruk, Irk Bitik) bahseder.
Uygurlar Dönemi’nde Türkler, tamamı olmasa da, Mani dinine inanır. O güne kadar çadırlarda gö-
çebe hayat yaşayan Türkler, Mani dininin etkisiyle (Mani dininde hayvani gıdalar yasaktır.) tarımla
uğraşabilmek için yerleşik hayata geçer.
Türklerin inandıkları en yaygın din İslamiyet olmuştur. Talas Savaşı sonrası İslamiyet’i kabul et-
meye başlayan Türkler, Türk-İslam medeniyeti adını verdiğimiz yeni bir döneme adım atmışlardır.
İslamiyet; dinî inancı olduğu kadar kültürel hayatı da etkilemiş, dil ve edebiyatımız üzerinde kalıcı
izler bırakmıştır. Bu dönemde yazı dili Arap harflerinden oluşmaktadır. Arap ve Fars edebiyatından
etkilenen sanatçılarımız onlar kadar güzel şiirler yazmak istemiş ve Arapça-Farsça kelime ve tam-
lamalarla şiirlerini süslemişlerdir. Bu dönemde halk ile aydın kesim arasında kullanılan dil açısın-
dan farklılıklar vardır. Halk edebiyatında koşma, destan, semai, bilmece, türkü, ninni, gibi türlerde
genellikle halkın anlayacağı dil kullanılırken divan edebiyatında gazel, kaside, mesnevi, rubai gibi
türler Arapça-Farsça kelime ve tamlamalardan oluşan bir dille oluşturulmuştur. Eserlerde özlem,
ölüm, aşk, hasret, Allah sevgisi, din ya da devlet büyüğüne övgü, tabiat sevgisi dile getirilmiştir. Halk
edebiyatında nazım birimi dörtlükken divan edebiyatında beyitler kullanılır. Bu dönem Tanzimat’ın
ilanına (3 Kasım 1839) kadar sürmüştür.
Tanzimat’ın ilanı aydın kesimin gözünü ve yönünü Batı’ya çevirmiştir. Batı medeniyetinde işlenen
ve Türk edebiyatında yer almayan yeni türler (roman, hikâye, makale, deneme, yeni şiir biçimleri…)
ilk önceleri Türkçeye çevrilerek basılır. Bu eserler örnek alınarak yeni türlerde eserler yazılır. Ede-
biyatçılarımız, eski nazım şekilleri yerine yeni nazım şekillerini kullanırlar. Yeni türlerin edebiyatı-
mızda yer almasını sağlayan en büyük etken gazetedir. Bu yeni dönemde dilimiz de Batı’nın tesirinde
kalmış, Fransızca başta olmak üzere diğer batı dillerinden kelimeler dilimize girmeye başlamıştır.
Batı ile tanışıklığımız dinî yaşantımızda değişiklik yapmasa da siyasî, sosyal ve kültürel alanda ken-
disini önemli derecede hissettirir. Batılı yaşam tarzı, hayatımızın her alanında kendisini gösterir.
Edebî eserlerde ilk önceleri hürriyet, vatan sevgisi, ölüm, yanlış Batılılaşma konuları işlenirken daha
39